dünya basit bir yer olarak gözükebilir fakat basit değil.
içinde yaşayan varlıklardan insan türü evet basit bir varlık haklısın.
yani olay anında duygularla boğuşan ama sonra olay her neyse incelediğinde,
"ya aslında hiç duygularımı umursamasam da olurmuş" diyen bir varlık.
yada hiç olmayacak şeye duygusal olarak kendini kaptırıp sözde onun savunuculuğunu yapan
fakat yıllar sonra ise "kaybedilmiş zaman" olarak nitelendiren olgunlaşmamış bir meyvedir insan, aynen.
fransızca da "puerılıs" diye bir kelime var.
hatta assaasın creed unity'de arno kardeşliğe katılmak için yer altına mabede indiğinde
bir teste uğruyor. işte belli ki bir travma falan aşma söz konusu bu testin içinde.
babası ve katili falan var. kovalıyor onu baya. en sonunda assasin kalabalığı içinde birini öldürüyor bak.
kendisi yani o öldürdüğü assasin. ve arkada bir tabloda arno'nun eski olan bir fotoğrafı var ve şu yazıyor: "puerılıs"...
yani olgunlaşmamış meyve demek bu. çocukca yani.
iyiyi kötüyü sen belirliyorsun çoğunlukla yesirawt. e bu yüzden de yazılar içinde yıllardır söylenen ve tekrar edilmekten
unutulan bir cümleyi alıp "bak bu iyiydi ya" diyorsun. ayrıca "hatalarımı tekrarlamaktan yoruldum ve artık öğrenmek istiyorum" falanda diyor ama kardeşlik için geçerli değil bu. oyun için geçer tabii. ama oyunun içinde kardeşlikle ilişkilerini geliştirmek adına görevler yapman lazım. hayatı da öyle düşünüyorsun.
senin iyiliğin ve yatkın olduğun şeyler zaten hiç zorlanmadan yaptığın şeyler olduğu için zorlanmıyorsun.
illa ki zorlanırsın ama bir şeyler sürekli yapılmıyorsa, e belli ki bir sorun var orada.
benim içinde geçerli bu.
şimdi şöyle bir felsefi düşünce var: bazı şeyler başlı başına iyiliktir. mutluluk ise, doğal bir durumdur.
yani mutlu olmak başlı başına bir hedef falan değil diyorlar.
bence yanlış ama yani. fakat kast edilen şey şu: ya sen mutlu değilsin, bir şeylerden rahatsızsın ama mutlu olmak için ıkınıyorsun falandır. neyse hatırlayamadım devamını.
"Bazen karşımdaki kadın ve erkeklerle, küçük bir kızın oyuncak bebeğiyle konuştuğu gibi konuşuyorum. Küçük kız oyuncak bebeğin kendisini anlamadığını bilir, yine de bilinçli bir biçimde kendini aldatarak iletişim kurmanın keyfini yaşamaya çalışır." böyle de bir söz var. felsefenin tesellisi kitabından. israilli birinin yazdığı, yada karışık derlediği bir kitap işte.
beş, altı düşünürü alıp, bazı alanlarda ki doğrularını alıp yorumlamış işte. öyle tahmin ediyorum.
e şimdi bu sözde ki bahsedilen şeyi yapıyoruz. gerçeklikten böyle uzaklaşıyoruz yani.
bak tamam misalen tcma bir şey yaparsa oturur anlarsın ama aynı şeyi beta yapınca anlamak için uğraşmazsın.
ben dediğin gibi assasin tarzı falan hissiyatlara giremiyorum.
en son böyle bir kardeşlik bağı his ettiğim adamda bana aynı şeyi söylüyordu.
"e ben bir şeyi biliyorum yada söyleyebiliyorum diye bir şey his etmiyorum ki. yada benim bildiğimi bilen biri çıkınca da sevinemiyorum ama seninle aynı anlayışa sahip birini gördüğünde elbette sevinç, heyecan duymak normaldir" demişti.
yani assasin gibi his eden adam bence his ettiğinin bile üzerine düşünmüyordur. çünkü bu adam olgunlaşmış, ve çocukluktan çıkmış biri oluyor. yani senin 5 dakikalık hislerin seni 23 saat 55 dakika oyalayacak mı? sanmıyorum.
ben önceden bu kalan saatleri o dakikaları elde etmek için harcardım ama şimdi umursamıyorum.
ama o an benim için o gerekiyordu bence.
birde kenks insan başkasının arzularıyla arzu duyan ve duygusal motivasyon belirleyebilen falan varlık.
sen artık insanların basitliğini bırak ve buraya bundan sonra insanların basitliğiyle alakalı bir şey girme bu tarz.
hacıtyler'ın yaptığı gibi şeyler yapma, ha farklı bir nüans falan anlarsın yaz.
ama bu tekrar konularını bırak.
inanç düşüncelerle oluşur. fark edemesen bile o ekilen tohumlar etkiler inancını ki öğreti bunu yaptı üzerimizde.
sen akılla ilerle inançla falan olmuyor yani. direkt olayın köküne inmen lazım bence.
inançlı bir insanda, inancına ters işler yapabilir misalen.
bu durumda ise inanç ile ilerlemek sağlıklı değil demek ki diye düşünüyorum.
ayrıca kardeşlik ehilleri de baya üç beş dil bilen insanlar diye tahmin ediyorum. haberin olsun.
ama bunun üzerine düşme, bu insanlarda hadi dil öğrenelim demediler.
araştırma kaynaklarına ulaşmak için öğrenmişlerdir. çünkü tek bir dil tek bir kaynak deryasıdır. bu deryayı dışardan yorumlayan insanlarda içinde bulunanlardan farklı şeyler görür kafası gibi.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?