bak bir dişiyle değil de, yüzü saçı boyu dışında kafanda bir dişi canlandırıp onunla bir şeyler hayal etmen, bu ettiklerinin sana verdiği hissiyat ile diğer dişilerle de konuşmanda sorun yok bence.
umursamadan da yap bunu. sonra ortaya "ebru" gibi bir olay çıkar.
karşılaştığın dişiler hayal ettiğin gibi çıkar. geçen bir dişiyle karşılaştım.
dişi bana "ben bunu hayal ettim. ama sokakta değil okuldaydı falan" demişti.
haklıydı okulda hayal etmekten çünkü kaç saat okulda kalıyor. çokta gerçekçi olmasın yani.
olay zaten orada. sen senaryoyu çok aşırıya kaçmadan ayarlıyorsun ve sonra umursamıyorsun oldu mu olmadı mı diye.
o oluyor bir süre sonra. o gün geldiğinde "lan bir dakika ben böyle hayal etmiştim bak geldi başıma" diyorsun.
bu arada sinsice değil "yemleyip sindirmek" bence.
sonuçta bir savaşta olsaydık ve öncü olarak küçük bir grup gönderip, sonra üstümüze çektikten sonra saldırıp kazansaydık bu sinsisilik bizi hayatta tutardı.
bunu da çağrı bey yada tuğrul bey yapmıştı bizans ordularına karşı.
yada sultan selim memlüklülerle savaşırken arkadan dolanmıştı.
veya normal karşı karşıya çarpışırken ordularını memlüklerin olduğu tarafa geçirip, memlüklülerin sırtını sultanın yanında konuşlanan topçu birliğine döndürmesini sağlayıp, yine savaş kazanmıştı.
fakat bu kadar elzem bir durum göremiyorum "betayı sindirmek için yemle" falan.
zaten daha başka kafada olduğun için böyle şeyler "oynaman gereken bir oyun" oluyor.
sende bu oyundan zaman zaman keyif alsan bile genellikle girmekten kaçıyorsun bir süre sonra.
"ya araba satmak zorundasınız, e bu araba da ferrari olum işte asadasdfa" hacıtyler.
bana bu zamana kadar bu kaçış bir zarar vermedi. benim düşüncelerim bunlar ya.
seninki de doğru olabilir. zaten sana uygun olanı yaptığın için sorun yok.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?