kankalar bende bir gelişim, doğruluk varsa bunun hayatımda en etkili olduğu dönem vazgeçişlerim ve sessizliğimdir. zaten bu ikisini yapan birinin hayatında başka düşünecek bir şeyi olamaz.
Başlık ilk dönem beni dışa dönük biri yapmıştı önceden olduğumdan hem daha fazla hemde daha doğru yol ile.
Bu dönem, tanıştığım insanlar ve tanışmak istediğim her insan benim peşinden gittiğim ve sergilemekten çekinmediğim özelliklerimden oluyordu.
Dinin tamamen yaşandığını düşünmediğim ve şeklinden önce için her zaman önemli olduğunu bilerek yine de takılmadan-sorumluluk bende değil çünkü- medrese, eğitim gruplarına gitmek olsun, dine yönelik sohbetleri her an her yerde yapıp, insanların hayatıma girme isteğini olduğunca arttırdığım, telkinlere ara sıra devam edip, bunların olacağını bilerek ve yaşadığımda daha fazla enerji mi deriz, güven mi alarak yoluma devam ediyorken dikkat çekici oluşumu bunlarla en üste çıkartıyordum. Sürekli saha da bunlara dahil.
Red edildiğim oluyordu tabii. Bazen dişinin tamamen bana teslim olmaya yakın ama süre/duygusal ve paylaşımların olmaması veya o an bunu doğru bulmamasına rağmen kendini yine de bana bıraktığı durumlar yaşıyordum. bu bırakma bazen fiziksel olarak temas, çoğunluk zihinsel bir teslimiyet ve öngörü üzerindendi çünkü bunların hepsini tetikleyecek ve sabitleştirecek şeylere sahiptim.
Bazen red ediliyor oluşum beni hiç etkilemiyordu tabii çünkü öyle anlarda öyle telkin vari hikayeler beni buluyordu ki, ben doğal olarak canımın istediğini yapıyorken -bazen kendimi yönlendirsem bile- diğerlerinin düşünmeye vaktim yoktu ve tüm bunlar bende şunun cevabını verdiriyordu: evet ben ustanın anlattığı yoldayım. eksik olabilirim, anladığım buydu ve bunlar hayata geçmeli arayışım sonuç aldıkça kendimi iyi his ediyordum. çünkü olay basit, sana öğretildiğine inandığın şey her neyse, bu işledikçe bunu yaşarsın.
bu hayatım beni sosyal olarak, içsel olarak süper götürdü. süper olan dedigim gibi sosyallik veya saha, telkinin hayatıma girme hızı, ben değildim.
O gün düşündüğüm ben'e yaklaşma olayı aslında anladığım hakikate uyumlu yaşamaktı dedigim gibi onemli olanda budur.
Sonra dönem benim içsel yolculuğum ile değişti.
O dönem mesela dini olarak kendimi kızlardan uzak tutmaya başlamıştım, bugün yaptığımın aynısı ama aynı buluş ile değil orası önemli bu yüzden.
İçsel olarak bazı şeyler bana tecrübe, farklılık getiriyordu. Ya bu benim bulamadığım bir bakış açısının açılmasıyla yada arayışım ile daha net oluyordu.
Sonra bu profilden sessiz, sükunet yoluna ve neredeyse tek bir yola devam ediyor oluşum, ama önce ki dönemi akilsal olarak eksik yönlerini görmüş olsam bile bana ait olmasını sağlayan şey, doğrunun peşinden gitmek. Doğrunun bile vazgeçilebilir olup, gelişmesi ve olgunluk ile oturaklı, dengeli olmasını bu şekilde öğrendim.
Ve sonra, sevgiyle sükuneti anladım.
Yalnız oluşumu, daha az neden konuştuğumu ve susma oruçlarına yönelmemi, fedakarlık yapacak bir şeylerin ne olduğunu anlayıp vazgeçmeye ve bu duygusal/zihinsel durumda bazen çok yoğunluk his ediyor olsam bile bunun benimle değil, gördüklerim karşısında ki tepkilerimin ve alışma süreci olarak kendimde mümkün görüp, toplumun tanımlarının da asla beni yansıtmadığını fark edişim böyle oldu.
Beni yansıtmayan bir tanım, kardeşlikte ki abileri de yansıtmamalıydı. Ve öğrendiğim her şeyi işte bu şekilde değerlendirdim. Bazen aynı şeyi farklı kelimelerle aktardım. Aynı dini, farklı veya daha derin yollardan keşfettim. Bazen işaretler yazılı değildi ve onları ortaya çıkaran o işaretlerin olabileceğini dengeli bir şekilde değerlendirmeye çalışarak oldu.
Süreç bana demir olmadığımı, paslanma gibi bir olayın beni etkilemiyeceğini gösterdiğinde ise -ki bunlar hemen hemen aynı aralıklarda oluyor, parçalar hep bütünlükle gösteriyor- Altın dişiyi düşünmeye daha net başlayıp, kendi yolculuğumda var olan dişilerle ilişkimi koparma nedenlerim, tahammülsüzlüklerim -buna herkes, kendimde dahil-, boş gördüğüm olayların, samimiyetsiz bulduğum çoğu konuşmaların neden bana böyle geldiğiyle düşünürken bunun gerekli olduğuna inanıp, yaptığım sohbetler de oldu tabi.
Fakat sonunda benim yolumun şu olduğunu, bana sevgiyi en azından hiç kullanmadığım hayatımda bu kadar gerçek olarak gösteren birinden sonra, sükunet ve hal dilim işlemi hızlanınca ortaya şu çıktı: sevgi, bağlılık ve anlaşma asla cümlelerle olmaz.
ve bağ kurabileceğim insanlara bazı yönlerim otomatik çıkıyorken, diğerlerine olan sessizliğim içimde beni daha emin kıldı.
Ve bunlar derinleşip, değişebilir bu yüzden de her zaman kadere engel olmamak, peşinden gitmek bana her şeyden çok daha kolay geliyor. Peşinden gitmek, düşünmek yada yoğunluk/hafiflik yaşamak benim parçalarım. Ben onlardan ayrı değilim, ben bir bütün olarak bunun daha büyük bir amaca hizmet etmesi için yapacağım her şeyin bana nefes almak gibi gelmesinin doğru olduğunu biliyorum.
ve bu aynı zamanda hayatın içinde çoğu duyguyu yaşamaya devam edeceğimi gösteren, mevsimler gibi benim doğruya hizmet etmek adına yetiştirildiğim bir plan gibi geliyor.
Kaygım, telaşım bu yönden olamaz bu yüzden.
Korku da dahil bu iki duygu düşünce bazen bu dünyada kendini doğru yolda sanan insanların halinden dolayı ortaya çıkıyor. Bunu da yolun parçası olarak görüyorum şuan.
Sorun yok, olursa tek sorun doğruyla aramda ki mesafedir. kesin yardım alacağıma inanamam, işaretler yada düşündüğüm şeylerin mutlak hakikat olması bana yabancıdır. bu yüzden düşündüğüm şeyler arasında seçimlerim, her ihtimalin olabileceğini bilerek doğruyu seçip peşimden gitmek olduğunu biliyorum.
her ihtimal bazı konularda olmaz elbette fakat kendime alfa dememe, kardeşlik dışında alfa görmeme ve kardeşliğin her zaman derin ve farklı olduğunu sindirdiğim dönemin olayları bunlardır.
Hayırlısı.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?