Allah yardımcımız olsun, selamun aleyküm gardaşlarım. şimdi konuya farklı bir şey getirdiğimi düşünüyorum. araştırırken buldum kai bold veya belikebond burayı görüyorsanız burayı da incelemeye almanızı rica edicim.
yescudune/ يَ ْس kelimesi, çok bilinen ama en anlaşılmayan kelimelerin başında gelmektedir. Çünkü genelde bu kelimeye “secde ediyorlar” manası verilmekte ve kast edilen anlamın, bir şeyin önünde yerlere kapanma gibi
anlaşılmasına neden olmaktadır. Aslında kelimenin yerlere kapanma anlamı da vardır ama “secde” sadece yerlere kapanmayla sınırlandırılacak bir şey değildir. •Ne yazık ki secde kelimesi, sadece namaz ritüelinde yapılan bir hareketin adı olarak anlaşılmaktadır. Oysa namazda yapılan yere kapanma hareketi secdenin kendisi değil, sadece yansımadır ve üstelik secdenin tek bir yansıması da yoktur. Mesela, Rahman.6'da bitkiler ve ağaçların da secde ettiklerinden bahsedilmektedir. Takdir edilmelidir ki, ne bitkiler ne de ağaçlar yerlere kapanmamakta, insanların namazda yaptıkları gibi secde yapmamakta, tam tersi yerden semaya doğru yükselmektedirler. Semaya doğru yükselmiş olmalarına rağmen onların o
halleri de secdedir, çünkü secde sadece yerlere kapanmak değildir. جود• ُ س ُ /sucud kelimesi; temelde “öne eğilme, aşağıya bükülme ve tezellül gösterme, kendini alçaltma, alçak tutma veya kendi kibrini, gururunu kırma” anlamına gelir. Yüce Allah'a karşı kendini alçaltma, alçak tutma veya kibrini, gururunu kırmayı ve ibadet etmeyi ifade etmek için kullanılmıştır. İnsanların iradî/ihtiyarî olarak, hayvan ve cansızların ise mecburî/gayri ihtiyarî yaptığı bir fiildir. Bakara.58'deki; )د ج َّ س ُ /succeden)
“..Şu memlekete girin. Orada dilediğiniz gibi, bol bol yiyin. Kapısından secde ederek girin ve..“ جوِد );deki'125 .Bakara ُ س (essucud/ال ُّ
“..Tavaf edenler, kendini ibadete verenler, rükû ve secde edenler için evimi (Kâbe'yi)
tertemiz tutun...” ifadelerindeki “secde” kelimeleri, bir defa yerlere kapananlar değil, tüm hayatı boyunca Yüce Allah'ın dini doğrultusunda hareket edenler, O'nun emrine amade olanlar anlamındadır. Bu açıklamalardan sonra ayete dönecek olursak; anlamaya çalıştığımız Neml.24'deki,
ْو َمَها َوقَ َها ُّ دو َن ََِّّللا َو َجدت
ُ ج ُ دو ِن يَ ْس ُ ِلل َّش ْم ِس ِمن
Vecedtuha ve kavmeha yescudune liş şemsi min dunillahi.. Şeklindeki lk cümlesi, DİB mealinde olduğu gibi genellikle “Onun ve kavminin, Allah'ı bırakıp güneşe taptıklarını gördüm” şeklinde çevrilmiştir. Fakat bu tür çevirilerde; دو َن İfadedeki) a ُ ج ُ yescudune/يَ ْس
kelimesine “taptıklarını” şeklinde bir anlam verilmesi, aslında fiil olan bir
kelimeyi isme çevirmek anlamına gelmekte, b) bazı mealler ise kelimeye “secde ettiklerini” şeklinde fiil anlamı vermişler ama bu sefer de muzari olan fiili maziye çevirmiş olmaktadırlar. Kısaca “yescudune” kelimesi mâzi(geçmiş) değil muzâri (devam eden) bir fiildir, anlamı ise bir şeyin önünde yerlere kapanmak değil, “emre amade olmak, bir inancın doğrultusunda itiraz etmeden hareket etmek”tir. •Fiile, muzâri oluşundan dolayı bu üç zamanı birden (şimdiki/geniş /gelecek zamanı) görecek şekilde mana verilmesi gerektiğinde bile anlamı aşağıdakilerden biri olmak zorundadır: -Emre amade olurllar/Geniş Zaman
-Emre amade oluyorlar/Şimdiki Zaman -Emre amade olacaklar/Gelecek Zaman •Bu basit yaklaşım bile, kelimenin kastettiği anlamın zamanına bağlı kalmak için yeterlidir. Ama maalesef ki, kıssanın arka planına Süleyman hakkındaki efsaneler/israiliyyat yerleştirildiği için, meal müellifleri isteseler bile bu basit yaklaşımı gösterememektedirler.
م ِس şems/ َّش ْ Bu ayette geçen سِ مْ شَّ للِ/li'ş şemsi kelimesinin bildiğimiz “güneş” anlamında değil, “dik başlı/ürküp kaçan” anlamında olduğunu daha önce(İlk bölümlerde Kehf.86 bağlamında) ortaya koymuştuk. دو ِن ََِّّللا ُ منِ /min duni'l lah
Meallerde, cümledeki bu ifadeye, tıpkı yukarıdaki DİB mealinde olduğu gibi
“Allah'ı bırakıp” şeklinde mana verilmesi ise başka bir garabettir. Sadece kıssanın öncesine ve sonrasına bakılsa bile, “o müennes kişinin ve kavminin Allah'ı bırakmamış olduğu” anlaşılacaktır. Mesela, 29 ve 30. ayetlerde Süleyman'ın kendisine gönderdiği mektubu okuyan “müennes kişi ve kavmi” mektupta geçen “Bismillahirrahmanirrahim” kelimelerine hiç takılmamış, hatta hiçbir şekilde soru bile sormamışladır. Yani besmele'de geçen Allah-Rahman-Rahim kelimelerinden kimin kastedildiğini gayet açık bir şekilde anlamışlardır ve “biz böyle bir İlahı tanımıyoruz” ya da “bıraktık” dememişlerdir. Yine 36.ayette, kendisine hediyelerle gelen elçilere kızan Süleyman, “Allah” kelimesini kullanmış ama yine karşıdan hiç bir itiraz gelmemiştir.
Şu bilinmelidir ki, min duni'l lah ifadesi tüm Kur'an'da 74 defa geçmekte ve hepsinde de mana Allah'ı bırakıp değil, “Allah'ın berisinde, Allah'tan önce, Allah'ın altında” şeklindedir. •Zaten Kur'an'da 144 defa geçenنِ دو
ُ /dûn kelimesinin anlamı; “yakın, beri, alt, yaklaşmak, adi, hor, düşük” şeklindedir. “Dünya hayatı” dediğimiz ifade de bu kelimeden türemiştir ve anlamı “beri hayat, öndeki hayat, ilk hayat” anlamındadır. Ve asıl yurt olan ahirete göre dünya hayatı, asıl hayatın berisindeki hayattır. Bu kelimenin asla “bırakmak veya dışında” şeklinde bir anlamı bulunmamaktadır. •Kelimenin kendi anlamı üzerinden tekrar konumuz olan Neml.24'ün ilk cümlesine dönecek olursak; cümleye “Allah'ı bırakıp güneşe secde ediyorlar” şeklinde bir
anlamın verilmesi imkânsız hale gelmektedir. Bu açıklamalar ışığında ayetin ilk cümlesine verilmesi gereken daha isabetli anlam şu şekilde olmalıdır: “Vecedtuha ve kavmeha yescudune liş şemsi min dunillahi...” “Ona ve kavmine çok kızdım, Allah'ın berisinde o dikbaşlı için emre amade oluyorlar...”
Omega'nın olasılığıni düşünüp kendimi avutmak yanlış olur. Olasılıklar la hareket etmek yanlış olur. Biz bildiğimizin peşinden gidelim. Bilmediğiniz şeylerin peşinden koşmayın. Hakkında fikir sahibi olamayacağınız şeyler tabi.
Buraya savaş diyemezsin. Aynı yolda giden insanların birbiri ile savaşması için menfaatin ve açlığın ve Oruspulugun olması lazım. Burada bu yok, burada ihtilaflar var bazı konularda. Birbirimizin şahısları yerine argümanlarina önem gösterirsek, çürütür betalıgi bitirirsek aklı ön planda tutarsak gelişim kaçınılmaz olacaktır. Adamın çaylağını açmalısın. Bırak burada savaş çıksın gerekiyorsa. Çürütür geçeriz. Birbirimizi. Bunda da alınacak birşey olmaz
Omega'nın hala kardeşliği lanse ettiğini düşündüren ne? Bu adam fazla zeki bir beta olamaz mı? Bu adama kardeşlikten gelmişsin diyemeyiz. Elimizdeki net argüman sadece ne kadar özgür olduğunuzu uzun vadede anlayacağız cümlesi ise bunu bir tatlı su solcusu da yazar
ayrıca buraya da göz atmakta fayda var. açık kuran sitesi kelimelere tıkladığınızda geçen tüm ayetleri karşılaştırmanıza ve mealleri alt alta bulundurup anlam farkı var mı yok mu bakmanıza yarar sağlar. mobil bir site, yapanın eline sağlık. Allah'ın rahmet ve bereketi üzerinize olsun.
ki ayrıca linkte sadece secde değil bir çoğu meseleden de bahsediyo 33 sayfa filan iş görür. şimdi olmaz ama yarın gece orgtaki yazıları tekrar gözden geçirip bu konuya parmak basmışlarmı onu inceleyeceğim. okuduydum ama yüzeysel bir okumaydı işte beni engelleyen şeyde bu, yüzeyselde kalmamalıyım bu toplulukta.
boşlukları kapatın linkteki. Secde meselesi ile ilgili bir link bu dursun burda. yescudune varya işte o kelimeyi ''gerçekten gece yürüyenler mi'' değil mi bakcaz
pdf' işini karşılıksız olarak yürütüyoruz. Herkese karşı karşılıksız. yani bu zaten adamın kalitesi olarak görülmeli. onurlu bir şekilde verdiği emeği paylaşıyor, sence ego olsa bunu yapar mı? ayrıca kimseyi süründüremezsin. her gerçeği böyle yaz. uzun uzadıya anlat ki anlayalım, kara sis dağılsın. basitliğe olan tanımın ne? dirençsiz olmak mı? sanmıyorum bu adamı 2 senedir burada ittifak çağırısı yaparken görüyorum. düşündüğün gibi değildir. onun ağzından dinlemek lazım olayı bir de.
acı hissetmemek mecazi bir kavram mı senin için? mesela ben acı'yı da hedefime giden yolda güzel görürüm. daha somuttur. black kardeşim geldiğinde bu konuları detaylıca cevaplarsa sevinirim.
Belkide ben anlayamıyorumdur, bu açıdan düşün. Karşındaki adamla empati kurmayacaksan empati yeteneğin niye var be kardeşim. Aç konuyu detaylandır. emin ol ki dışarıda vereceğin savaşların kolaylaşmasını burası sağlayacak. betalığı çürüteceğiz.
duygusala bağlamanı istemiyorum, burada aklı aktif adamlarız. ne kin güt, ne nefret besle, nede küs amk. Aklın var, yani hakaretin yanlış olduğunu bilebilirsin. yanlışsam detaylıca anlat, susma. Savaş ki betalıkları birlikte yok edebilelim. güç yeşersin. temennim bu
Sana veya bana kardeşim diyen bir adam, zaten bu durumdan etkilenecektir. Çünkü sana karşı savunma kalkanı inik burada, burada sadece sorgulama ve farkındalık aktif. bu kalkanı dışarıda bırakın. dışarıdaki adamlar ne söylerse söylesinler siklemeyeceksinizdir eminim bundan. Fakat benim senin onun söylemesi birbirimizi her halükarda incitir. Zayıflıkla ilgisi ne bunun, kardeşime burada ''ben sağlamım amq'' mı kasayım?. detaylandırırsan sevinirim.
kendinizi belki küfürlerle varan ağır şekilde eleştirirken bunu size kardeşinizin yapması ağır geliyorsa egodan kaynaklı. bu tarz basit açıklamaları bana yaptırdığınız için kendinizden utanın.
Burada güzel açıklamışsın eyvallah. açıklamak basit bir işse neden ebek demeden önce yapmadın ki bunu. Burada zaten menfaat dönüyor; anlamıyoruz birbirimizi ve yanyanayız. bu yanlış bir iş işte. birbirimizi anlamamız içinde fazlalıkları çürütmemiz gerekiyor düşünceler bazında.
ağır konuşmak, küfürle olmaz kanki. ayrıca yeterince doğruysan ağır konuşma - burada ağır konuşma siklememek, hataları göstere göstere konuşmaksa- zoruna gitmeyecektir ki zaten olgun birisisindir. Ama manası böyle değişik şeylerle arkadaşını zedelemen mantıklı değil amk. ayrıca konuş ağır bir şekilde, amacımda bu burada evcilik oynamaktan fazlası yapılmalı, götü kanepeye yayıp alfayım demek fazla sinir bozucu bir eylem. olduğum tek taraf gerçeklerin tarafıdır. Ego'dan kastın kimliğimiz alfamız ise, zaten burada. fakat toplumun ego diye betimlediği şeyi biz burada birbirimize yapmıyoruz. engel olabilecek bir nokta yok yani. Fikirlerin açık bir şekilde belirtilmesi akıl süzgecinden geçirilmesi önemli.
''geçen kendime test amaçlı "ben omegayım" telkini yükledim bütün gün. ve yapay alfalığı çürüttüğünü söyleyebilirim.'' Fire, böyle yorulursun kanka. Kendini akışa bırak aklınla beraber, hedeflerine giden yol hariç o ayrı bir mesele. Fakat sen istiyorsan gelişmeyi eğitime aç olmalısın, yani zarar görmeli orjinal karakterin, sonra tekrar düzenlenmeli. Hayatta tcma' öğretilerinin deneme alanı işte. Kendin olmadığın müddetçe, kendince sosyal dinamikleri ve gelişim aşamalarını sindirmediğin sürece orijin karakterin sürekli kolay lokma olacak. Nereye kadar bu şekilde devam edebilirsin? asla edemezsin bir yer vezaman gelir betalar çok olur bütün dinamiklere hakim olamazsın. Bırak karakterine yaptığın baskıları da serbest kalsın, ona omega deme alfa deme kendimim de bu daha iyi bir şey olmaz mı? kendini şartlama zaten seni şartlayan bir çok şey oluyo dışarıda amk.