her şeye rağmen iyi niyetli bir insan olduğuna inanıyordum, yanılmışım. selametle
bu şekilde mi hakikat yolunda ilerliyorsun yani?
ölüm hakkında yıllar önce yazmış olduğum bir yazı. şimdi baktığımda bazı yerleri biraz zorlama gibi gözükse de genel olarak içimden geçen ve hala düşündüğüm şeyler
Yaşamış olan, yaşayan ve yaşayacak olan her insanın, istisnasız bir şekilde başına gelecek olan şeydir ölüm.
Tek ortak gerçekliğimiz olan ölümden neden korkuyoruz?
Öte yandan, hepimizin başına geleceğini bildiğimiz için mi ölüm bize kafayı yedirmiyor?
Ölüm denildiğinde aklımızda canlanan korku ölümün fiziksel acısı mı? Yoksa yok oluş korkusu mu?
Eğer fiziksel acı ise anlaşılabilir bir durum. Peki ya yok oluş korkusu ise? Dünyanın büyük kısmı, ölümden sonra yaşam olacağına dair inançları olan çeşitli dinlere mensup. Peki bunlar neyden korkuyor?
Ölümden mi korkuyorsun, yaşamamış olmaktan mı?
Bizler temel güdüsü hayatta kalmak ve üremek olan canlılarız, geriye kalan bütün her şeyi bunun üzerine şekillendirdik. Hayatta kalma güdümüzün, üreme güdümüze hizmet ettiğini düşünüyorum ben. Üreme görevini yerine getirmesine rağmen; biricik, basit ve ilkelce olan bu görevi yerine getirmesine rağmen neden hâlâ ölümden korkacak kadar aşağılık olur bir insan?
Peki ya o özgür ruhlar? Kendi içsel problemlerinden arınmış; hayatın devasa görülen problemlerinin kum fırtınasındaki toz parçacıkları kadar değersiz olduğunu fark edenler. Ölümü, sıcak bir gülümseme ve sevgiyle karşılayanlar...
Yaşamak nedir? Döneminin pahalı oyuncaklarına, lüks gereçlerine sahip olup konforlu bir yaşam içerisinde çürümek midir?
Bu olmadığını görmek için yakın ve uzak tarihe veya çevrene kısaca göz atman yeterli.
Nasıl yaşayacaksın o zaman? Yaşamanın önündeki tek engeli, yani kendini nasıl yeneceksin?
Zihnindeki pisliği nasıl akıtacaksın? Parçalanmış egonu nasıl toparlayacaksın? Sana, bu hayatta hiçbir şey olamayacağına dair doğrudan veya dolaylı olarak dayatılanları nasıl alt edeceksin?
Uyan artık. Kendine eziyet etme. En büyük savaşını kendine karşı ver. Kendini bulduğunda, başka hiçbir şeye ihtiyacın olmayacağını anla. Popüleritenin dayatmalarından sıyrıl. Gözlerini kapat ve içinden yükselen fısıltıya kulak ver. Günü geldiğinde ve hazır olduğunda o fısıltı ile bütünleşeceksin.
Bugün aşılmaz gibi görünen her şey senin için basit bir oyundan ibaret olacak ve canının istediği gibi yöneteceksin. Çünkü tartışmasız ve açık ara en önemli şeyi bulmuş olacaksın; kendini.
Daha fazla ölü olmaman dileğiyle, yaşamaya başlaman dileğiyle.
Tek ortak gerçekliğimiz olan ölümden neden korkuyoruz?
Öte yandan, hepimizin başına geleceğini bildiğimiz için mi ölüm bize kafayı yedirmiyor?
Ölüm denildiğinde aklımızda canlanan korku ölümün fiziksel acısı mı? Yoksa yok oluş korkusu mu?
Eğer fiziksel acı ise anlaşılabilir bir durum. Peki ya yok oluş korkusu ise? Dünyanın büyük kısmı, ölümden sonra yaşam olacağına dair inançları olan çeşitli dinlere mensup. Peki bunlar neyden korkuyor?
Ölümden mi korkuyorsun, yaşamamış olmaktan mı?
Bizler temel güdüsü hayatta kalmak ve üremek olan canlılarız, geriye kalan bütün her şeyi bunun üzerine şekillendirdik. Hayatta kalma güdümüzün, üreme güdümüze hizmet ettiğini düşünüyorum ben. Üreme görevini yerine getirmesine rağmen; biricik, basit ve ilkelce olan bu görevi yerine getirmesine rağmen neden hâlâ ölümden korkacak kadar aşağılık olur bir insan?
Peki ya o özgür ruhlar? Kendi içsel problemlerinden arınmış; hayatın devasa görülen problemlerinin kum fırtınasındaki toz parçacıkları kadar değersiz olduğunu fark edenler. Ölümü, sıcak bir gülümseme ve sevgiyle karşılayanlar...
Yaşamak nedir? Döneminin pahalı oyuncaklarına, lüks gereçlerine sahip olup konforlu bir yaşam içerisinde çürümek midir?
Bu olmadığını görmek için yakın ve uzak tarihe veya çevrene kısaca göz atman yeterli.
Nasıl yaşayacaksın o zaman? Yaşamanın önündeki tek engeli, yani kendini nasıl yeneceksin?
Zihnindeki pisliği nasıl akıtacaksın? Parçalanmış egonu nasıl toparlayacaksın? Sana, bu hayatta hiçbir şey olamayacağına dair doğrudan veya dolaylı olarak dayatılanları nasıl alt edeceksin?
Uyan artık. Kendine eziyet etme. En büyük savaşını kendine karşı ver. Kendini bulduğunda, başka hiçbir şeye ihtiyacın olmayacağını anla. Popüleritenin dayatmalarından sıyrıl. Gözlerini kapat ve içinden yükselen fısıltıya kulak ver. Günü geldiğinde ve hazır olduğunda o fısıltı ile bütünleşeceksin.
Bugün aşılmaz gibi görünen her şey senin için basit bir oyundan ibaret olacak ve canının istediği gibi yöneteceksin. Çünkü tartışmasız ve açık ara en önemli şeyi bulmuş olacaksın; kendini.
Daha fazla ölü olmaman dileğiyle, yaşamaya başlaman dileğiyle.
Erving Goffman - Damga: Örselenmiş kimliğin idare edilişi üzerine notlar
"Damga bir ilişki türüdür, sabit bir vasıf değil.Damga; damgalayana, normal addedilene, normal rolünü oynayana ihtiyaç duyar.Toplumsal ilişkilerin ve etkileşimlerin seyrinde karşı karşıya gelen iki bireyin arasında geçen bir ''hikayedir'' aslında damga, ama bu hikayede ilginç olan şudur ki; bugün normali tanımlayan bir nitelik yarın pekala bir damgaya dönüşebilir.Normal-damgalı oyununda çiftlerin rol değiştirmesiyle sıklıkla karşılanır.Dolayısıyla normal ve damgalı aynı bütünlüğün iki parçasıdır; aynı örtünün iki ucudurlar.Normal ve damgalı sonucunda bir uzvunu kaybetmiş olanlar, alkolikler, eşcinseller, akıl hastaları, eski suçlular, uyuşturu bağımlıları, işsizler veya belli etnik, dini veya sınıfsal aidiyetleri sonucunda itilmiş olanlar ''damgalı'' figürünün baş kahramanlarıdır.Bu kahramanların ''hikayesi'' sıklıkla trajiktir de.Gri alanda kalmanın, tanımlanamaz olmanın trajedisidir bu."
ben de pdf'i bulunuyor. ekleyebileceğim bir drive hesabı varsa seve seve
"Damga bir ilişki türüdür, sabit bir vasıf değil.Damga; damgalayana, normal addedilene, normal rolünü oynayana ihtiyaç duyar.Toplumsal ilişkilerin ve etkileşimlerin seyrinde karşı karşıya gelen iki bireyin arasında geçen bir ''hikayedir'' aslında damga, ama bu hikayede ilginç olan şudur ki; bugün normali tanımlayan bir nitelik yarın pekala bir damgaya dönüşebilir.Normal-damgalı oyununda çiftlerin rol değiştirmesiyle sıklıkla karşılanır.Dolayısıyla normal ve damgalı aynı bütünlüğün iki parçasıdır; aynı örtünün iki ucudurlar.Normal ve damgalı sonucunda bir uzvunu kaybetmiş olanlar, alkolikler, eşcinseller, akıl hastaları, eski suçlular, uyuşturu bağımlıları, işsizler veya belli etnik, dini veya sınıfsal aidiyetleri sonucunda itilmiş olanlar ''damgalı'' figürünün baş kahramanlarıdır.Bu kahramanların ''hikayesi'' sıklıkla trajiktir de.Gri alanda kalmanın, tanımlanamaz olmanın trajedisidir bu."
ben de pdf'i bulunuyor. ekleyebileceğim bir drive hesabı varsa seve seve
inci de bu adamı my7 sanan bir kitle var, ustanın bıraktığı bir yerin buna dönüşmesine izin vermemiz bir hata oldu ama şu anki hali itibariyle çok da siklenecek bir yer değil
yakın zamanda, altın dişi olduğunu düşündüğüm 43 yaşında bir hanımefendi ile tanıştım. sohbeti ve tavrı ile gerçekten de söylediğin sevgi etkisini uyandırıyor. şu anda bir süreçten geçiyorum, atlattığımda bu da dahil olmak üzere bir çok konuda yazacağım inşallah. iyi forumlar
Benim işime yaradı dediğin, paylaşabileceğin metodların var mı?
beyler aranızda belli bir yaştan sonra dil öğrenen var mı?
Teşekkür ederim brom
Türkçe Kur'an için önerdiğiniz çeviri var mı? Veya zamanında hacının, kardeşliğin önerdiği çeviriler varsa o da olur. Bunun yanı sıra dine dair araştırmalar, okumalar yapabilmek adına kaynak önerileriniz varsa benimle paylaşmanız işime yarayacaktır. Teşekkürler, şükran.
Ben de amputeyim lan, gel vs
Ama aynı zamanda, ben düğmeye basar, şartelleri indiririm de demişti, gerisini zaten biliyorsun. Kardeşlikte elbette ki bu süreç çok daha kusursuz ve hızlı ilerliyordur. Kastettiğim eleme olayı kardeşlikten elenmekten ziyade kişinin kendi kendisini elemesi ile ilgili
Altın vuruşun sadece kardeşlikte gerçekleşme muhabbeti usta tarafından konulmuş bir eleme testi olabilir mi?
not2 iyimiş, anlıyorum.
içinde, doğru olduğunu hissettiğin ama senin yapamadığın şeyleri yapabilmektir seni alfa yapan
btw hitler my7 onaylı betadır xd
İnsan, durup geçmişe baktığında, çoğu zaman güzel anılar biriktirmiş olsa bile içinde nedenini bilmediği bir hüzün ve burukluk hisseder. Daha önce, geçmişi hatırladığımda, hayallerimi gerçekleştirememiş olmama üzülür, potansiyelimi kullanamadığımı ve tabiri caizse kendimi heba ettiğimi düşünürdüm. Şimdi ise durup geçmişe baktığımda içimi bir üzüntü kaplamıyor. Daha çok, geçmişteki bana karşı bir şefkat duygusu hissediyorum.
Bir şeyler başarma isteği,
Büyük misyonlar edinme,
İnsanlığa faydalı olma arzusu,
Kötü yönlerim,
Kendimle yüzleşmelerim,
Çırpınışlarım,
Sudan çıkmış bir balık gibi...
O kadar yoğun ve dalgalı bir ruh hâli süreci...
Bütün bunların sonucunda, gözümün önündekini göremeyişim...
Bunları hatırladıkça, geçmişteki kendim için şefkatle karışık bir burukluk hissediyorum.
Ancak biliyorum ki bugün beni bu ana getiren, bugüne kadar yaşadığım her şeydi.
Bundan ötürü, hissettiğim şefkat duygusu, burukluğu bastırıyor; denizde kaybolan bir damla gibi yutuyor.
Kabulleniyor ve barışıyorum,
Dalgalanan ruhumda bir kulaç daha atıyorum...
Bir şeyler başarma isteği,
Büyük misyonlar edinme,
İnsanlığa faydalı olma arzusu,
Kötü yönlerim,
Kendimle yüzleşmelerim,
Çırpınışlarım,
Sudan çıkmış bir balık gibi...
O kadar yoğun ve dalgalı bir ruh hâli süreci...
Bütün bunların sonucunda, gözümün önündekini göremeyişim...
Bunları hatırladıkça, geçmişteki kendim için şefkatle karışık bir burukluk hissediyorum.
Ancak biliyorum ki bugün beni bu ana getiren, bugüne kadar yaşadığım her şeydi.
Bundan ötürü, hissettiğim şefkat duygusu, burukluğu bastırıyor; denizde kaybolan bir damla gibi yutuyor.
Kabulleniyor ve barışıyorum,
Dalgalanan ruhumda bir kulaç daha atıyorum...
kölemsin xd
a fire will rise ile beni nasıl karıştırırsın lan? elemanının 3. aydaki entrylerine bakınca aşırı kötü bir durumda. bu kadar kısa sürede inanılmaz bir değişim sergilediyse şapka çıkarırım orası ayrı.
bunu söyleme nedenim ise örnek olması, hem sizlere hem de kendisine. her şeye rağmen saygıyla takdir edilmesi gereken bir çabası var.
belki de iğrenerek bakılması gereken bir betalığı.
bilmiyorum, göreceğiz. ak göt kara göt ortaya çıkacak.
bu hepimiz için böyle..
bunu söyleme nedenim ise örnek olması, hem sizlere hem de kendisine. her şeye rağmen saygıyla takdir edilmesi gereken bir çabası var.
belki de iğrenerek bakılması gereken bir betalığı.
bilmiyorum, göreceğiz. ak göt kara göt ortaya çıkacak.
bu hepimiz için böyle..
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?