açılın ben star wars izledim. bu çıraklık mevzu bana biraz sithleri hatırlattı yalnız onlar öfkeden beslenen öfkeleri artsın diye hocasından force ile yıldırım yiyen ilginç kişilikler. alfalık bariz sithliğe daha yakınken ben kendimi jedi gibi hissediyorum, belki de iyi olduğum için omegayım, bilemedim. izleyenler bilir altı dolu olan felsefeli filmler bunlar. bana çocuk diyebilirsiniz ama ekşide geceleri star wars sevgisinden ağlamak başlığı benim gibi çokça kişi olduğunu kanıtlıyor.

Saha görevleri..
Reddedilme,sohbet,korkuların tabuların aşılması , kısaca her saha görevi ve deneyimleri burda açıklanacak
Ben de dahil

ben başından başlarım beyler. her girdiğim başlıkta ki bütün sayfaları kaydediyoruz anladığım kadarıyla, okey

başı dediğim yer sözlük tarihi olarak baş. geçmişten.

edit: beyler bu başlıkların düzenli olması lazım. geçmişten günümüze doğru bir ilerleyiş yapılması gerekiyor.

mesela kaydetme işlemine sol entrylerden başlarken aşağıdan yukarıya mı yukardan aşağıya mı felan nedir

edit2: tarihsel olarak günü gününe veremeyiz beyler maalesef. o yüzden en yakın tarihler şöyle olur: solframe'e aşağıdan başlayıp yukarıya doğru ilerleyin. 30-40 arası felan olmasın bu yüzden. 108-90 arasını fire alsın, 89-70 arasını ben alırım. 69-50 arası alivede.

ve bitiren kişi haber verir. tek bir kişiye atarız karışıklık olmadan hallederiz. bende ne kadar hızlı hallederiz 10 sayfayı bilmiyorum. ama bugün giriş yaparım ben sohbeti sonuca bağlayalım ona göre gireyim sayfalardan

bu arada, my7'nin olmadığı ve gereksiz olduğuna hükmettiğiniz başlıkları eklemeyelim. mesela 108'inci sayfa boş. hepsine bakmadım ama bir kaçı kesinlikle boş

''ben mükemmelim.
her dişi bana hayran ve onlar benim için kolay hedefler...
özgüvenim çok sağlam ve kendime sonuna kadar güvenirim...
dişiler belli etmemeye çalışsa da hepsi benim için çıldırıyor ve beni arzuluyorlar...
benim önümde onlar heyecanlanırlar fakat ben mükemmelim ve böyle şeyler benim
kontrolümdedir...
heyecanlanmam yahut kendime olan güvenimin sarsılması imkansız bir olay...
ben seçilmiş olanım...
ben, kusursuzum!
benimle geçirdikleri zaman dişiler için çok değerli...
benim onlara lütfum...
ben mükemmelim, her şekilde onlar kaybediyorlar...
onların efendileriyim.
onların arzularıyım.
onların korkularıyım.
aşırı karizmatiğim.
kendime güvenim insanüstüdür.
kendime güvenmemem için hiçbir sebep yok.
ben, kusursuzum.
dişilerin bana ihtiyacı var.
beni delicesine istiyorlar...
fakat ben istediğimi alacağım.
çünkü, ben alfayım.
benim cinsel çekimim hepsini etki altına alır, cool tavrımın köpeği olurlar, esprilerimle ve
küstahlığımla tahrik olurlar.
ben istediklerimi yaparım.
ben, liderim.
ben, kazananım.
ben, her şeye sahip olanım...
ben, alfayım... ''
ipucu: fiiller olumsuz olmasın...
misalen ''ben heyecanlanmam zaaa'' demek yerine, ''benim dişilere karşı hiçbir heyecanım yok''
demen, bilinçaltı adına daha iyi olur. (nlp dersleri vol 1 xd xd)

bunun için yeni başlık açmayı uygun bulmuyorum.
günlük hayatta yaptıklarınız, siz aksini söyleseniz bile amaçlarınızdan ve kendinize yakıştırdığınız şeylerden ibarettir diye tekrar hatırlatmak isterim.

"tamamen ayrıyız...
tek fark, amaçlarımızın kesişiyor olması..." tüm olay budur.
mustafa kemalin siyasi, diplomatik kararları, verdiği kararların zamanına göre gereksiz riske girmeden ama çok riskli olmasından dolayı çok sağlam kazıklara çakılarak ilerlediği, halkın zihniyetini istediği yöne çekebilmek adına şartları ayarlaması iyi bir ibret.
kardeşlik planlarına yorum yapmak istemem ama henüz daha çok önceden osmanlılık yolunu değil, millet yolu olarak tayin ettiği devletin akıbetini ilmek ilmek işlemesine ve şartların lehine döne döne bu temelin atılması hiç şaşırtıcı değil.
hatta hilafet makamının devletin önüne geçeceğini sezdiğinde yine hilafet makamının zamanında yaptığı ayaklanmalar üzerinden halkı teskin etmesi ve makamı kaldırma süreci müthiş.

https://bunucoksikyapmam.com/ değerlendirin

Tabii ki.

Edit:yalnız beslenme programım kafama göre ilerliyor.
Kilo alabilen bir bünyem olmadığı için kola,sigara,yağlı yiyecekler,tatlı olarak her şeyi yiyiyorum.
Kas gelişimini yavaşlatıyor.
Acelem yok.

şimdi şu da var: eğer mahalle kekosuna bir beyefendi edasıyla konuşursan "amunagodum tophu ensesine vurur ekmeğini alırım" diye düşünür.
şimdi siyasiler, tedx konuşmacıları falan konuşma hazırlarken doğal olarak hitap ettiği kitleye de bakar.
bu kitlenin kullandığı kelimeleri, beden dilini falan kullanırlar.
şimdi hayatta da belli kalıplar dahilinde beden dilleri, kelime kullanımları mevcut.
e misalen özgüvenli, ve tam tersi durumda olan birininde beden dili, kelimeleri kullanış şekli falan ele veriyorsa bu durumu, aynı durum burda da var işte.
yani sen bir şeyler yazıyorsun ve karşı tarafa bir karakter yansıyor.
bu karakterlerin yanlış çıkma olasılığı yüksek olabilir.
ama bir karakter yansıması söz konusu evet.
yani sen kendini sorguya çektiğin, yada kendini gözlemlediğinde "e bende bunlar yok ki hehehe" diyip, karşı tarafın bu önyargıdan dolayı suçlu olduğunu çeşitli iletişim kanallarıyla ifade ederken şunu da bilmen gerekiyor:
yani senin gördüğün gibi olmayabiliyor. evet siz biraz da bu gördüğü gibi olan insanlar tarafından yetiştirildiniz bende dahil.
ama yine de hata payı var.
e sen kendine "bende yok bu" dediğin zaman, yansıman öyle söylemiyor ama.
yansımanı oluşturan sensin dikkat et bu yüzden.
tamam yansımayı gören ve şekillendiren kişi sorunlu olabilir ama bak senin başına ilk defa gelmiyor ki bu durum.
yani başka biri içinde geçerli bu. e böyle olduğunda bu rahatsız verici oluyor benim için bile.
güven falan da şart değil ilk etap da. sen kimsin ki sana güveniyoruz?
önce bir şeyler paylaşırsın sonra güvenirsin birine.
ben my7'ye güvendim çünkü zaten en başından paylaşımı aldım.
e senin zaten böyle bir paylaşımın yok. yani güveniyor oluyor bitiyor gibi bir şey söz konusu değil.
önce bir paylaşım yapın bir zahmet. benim için değil yani.
eğer "güvenen olursa win win" diyen olursa diye söylüyorum ki kısa süre önce vardı bak şimdi zamanında güven duyduğunu söylediğin insanlara çirkince sözler sarf edecek hale gelebiliyorsun.

içinden gelen, içinden gelip gelmemesi önemli olmayıp bir şeyler yapmak isteyen arkadaşlar için bir kişi var burada.
yeni bir hesap da olur aslında yt için sesli felan yaparsak.
olmadı eğitim çakarız bu konuyla ilgili işin nasıl döndüğünü felan iyice pratikleştiririz.

10 gündür günlük 3 ile 5 saat arasında çok çok aralıklarla uyuyorum. rem uykusu düşük anlayacağınız.
yani zamanım sizinkinden muhtemelen daha fazla var.
geceleri kütüphanedeyim, ders çalışıp bu işlerle ilgilenecek zamanım yine var.
açıkçası uykuyu bile daha çok ayakta kalmak için uyuyorum yani götümde yiyor.
bunun dışında 8 ile 5 arasında mesaim var para kazandığım. yani oturup gündüz de yatmıyoruz.
işimde kısmen ağır olabilecek durumlar oluyor ki ayın 8'inden beri uyku sürem en fazla 5 ve her gün işe gidiyorum.
izinli günlerimde de iş yerindeyim ki spor konusunu hallediyorum. yani her sabah sike sike 7'de ayaktayım ki zerre umrumda değil.
mesaiden sonra spora kalıp akşam 8'de servise binip, serviste hızlı bir uykuyla eve geçip bir iki saat uyuyup direkt kütüphane yapıyorum yada direkt kütüphaneye geçiyorum ki eğer ağır uykum gelirse ve gün içinde ve yarın akşam ki kütüphane geceme mani olacak seviye oluşacaksa önlem olarak yine uyuyorum.
bunlar benim için değil, zaten basit olan şeyler. bunları anlatmamın sebebi sabah 7'de yataktan kalkıp işe gidebildiği için kendini iyi his eden ılıklar için diyorum ki cidden yumuşak zihniyetli arkadaşlar bunlar.
yada spor yapabildiği için kendini alfaya yakın his edenlerler içinde alamet veriyorum.
yaptığımız hiç bir şeyin önemi ve değeri yok. hepimiz birer köleyiz ve yapabilmek için mistik güçlere de ihtiyaç yok.
bir şeyi yaptığımızı ne başarırsak başaralım söylemem, zaten basittir sadece vakit ve zahmet almıştır.
yani hiç bir şekilde tatmin olamam. bu yüzden asla tatmin üzerinden alfalıkla ilgili bir çıkarımda yapmam.
alfa olmak umrumda değil, ben zaten gerçeğin peşinden gidiyorsam ve buna da illa bir tanım atacaksak, ilgili kişiler bile alfalık demeyeceğine göre? avam alfa diyip geçer. bizim olayımız bunlarla sınırlı değil biliyorum.
bir şeyi yapmak istersen, yaparsın.

edit: sınavlarıma da üç ay var neredeyse yani acil bir çalışma yapmam hiç gerekmiyor. peki nedir her gece beni yataktan kaldırıp kütüphanede vakit geçirmeye iten ve günlük üç saat dört saat uyuyup yine enerjisinden bir şey kaybettirmeyecek şey? dersler, başarı isteği, ilüzyonların hiç biri değil. öyle gerekiyor, beni yataktan alıkoyacak bir güç, inanç ve bilmişlik sisteminin kurbanıyım.
yapacağım bütün meslekler muhtemelen aynı çerçevede olacak ve gönül ister ki kardeşlik bir yol versin bana ve zaten hepsinin aynı olup sadece işleme biçimlerinin farklı nitelikte olmasından değerlendirme yapıp, amaca en uygun hizmeti beraber belirleyelim. ama olmuyor.
yani bu konuda yine muhtemelen patron benim.

Mesajdan da vinci ile ilgili görev vermişlerdi, sikememiştim. Şimdi geri döndüm araştırıyorum farklı duruyo yani herşeyi yapmaya çalışıp bir takım işleri yarıda bırakması felan gibi şeyler gördüm kesin emin değilim ama böyleydi sanırım onun üzerine çalışıp buraya atcam kime ne faydası olur bilmiyorum ama boş durmamış olayım diye.

Başlığa bakmıyorum çünkü özgüven problemlerim var bu inkâr ediyorum anlamına gelmesin yapamayacağım işler için kendimi zorlamak istemiyorum. Buna siz kaçmak diyebilirsiniz ama iş işten geçeli 3 sene oldu. Gerçi problem hala aynı amk. Of amk of.

aslında alfanın enerjisini sikip atmıyorsun. evet tcma sana alfanın enerjisi şudur tarzında bir şey demiştir ve sende o enerjini seni hep iyi yapacağını yada iyiye stabile yakın olacağını düşünüyorsundur.
çünkü dediğini incelediğimizde "hem bu terapiyi kullanıp aynı gün yazı okursam duruma göre 3 gün 5 gün 2 hafta herşeyden uzak kalıyorum.küskünlük oluyor benliğimle aramda çünkü enerjisini sikip atmış oluyorum" tamamlanmış bir parçadan mahrum olduğun için enerjin gidiyor ve parçayı belki zor şartlarda hızlıca alabilmende aklında olduğundan bunu yaşayıp geçiyorsun. fakat alfanın kullanım ömrümü var günde? neden tek bir zihin frekansını alfa yapıyoruz ki?
yani çok çalışan yada durgun bir zihin ve işleyiş biçiminde de alfa olabilir. yada içindeki bu bahsettiğin acılarla boğuşup, cesaretini toplayan, kendini zorla bu duruma sokan ve maruz kaldığı zorluğa gögüs gererek sabırla ilerleyen bir alfa kullanımı da olabilir. ki bazıları bu şekilde de gögüs gerdiği şeyden yüzde yüz bir tamamlanma alabilir.
fakat aslında konuda ki konu da, maruz kaldığın şey ne?
senin yüzde yüz tamamlandığında ki alacağın şekli yaptığın iş, kültürün, çevren, ülken bile etkileyebiliyor. bu kötü demiyorum, kötü olmayabilir ama en nihayetinde etkileyici bir yol. bu yüzden parçalarımızı aradığımız yer neye göre belirleniyor kritik bir soru kişi için. ve yanıltıcı da olabilir, yol gösterici de bilmiyorum.

bu yeni yazınla alakalı okudum:
bu bahsettiğin zor zamanları açalım istiyorum. bu kişinin pıstığı, özgüvensiz, rezil yada utandığı durumlar olarak belirli şekilde duygusal olarak zorbalandığı -kendisi de kendini zorbalayabilir- durumlar diyebiliriz.
bu durumlar aslında psikolojide kişiye maruz bırakmak diye geçiyor. terapide maruz kaldığında yanında sana yönlendirmeler veren bir doktorun vardır. o doktor burada alfa oluyor ve daha sağlayıcı çünkü bu durumu aşacak olan yine aklınla sen oluyorsun ki alfa aklı da getiriyor sana hediye olarak. akıl için düşün, alfa aklın üzerine sana daha fazlasını vererek hizmet etsin diyoruz o halde. alfanın yokluğunu aslında anlayış ve kavrayış eksikliği ve insanların ne olduğunu tahmin etsek bile "ne yapabileceğimizi bilmemek" de desek yanlış demeyiz.
yani his etmekten kastın aslında suni gün yüzündeki duygulardan çok daha derinden gelen, ve kişiyi aklıyla açıklayamasa bile içinden geldiğini kabul eden bir yapıda bulmak da diyebiliriz bir yandan. "geçmişteki hatalarınızı bulup, kendinizi kurtaracaksınız" manasal ustanın sözü de buralarda kabak gibi belli.

Hacıtyler 500 sayfa neyle uğraştı o zaman?
anlayışın eksikliği olan şey de bir hastalık değil midir dost. hastalıkla uğraşmayın da derken ne dediyse demiştir abi ya bunu mu düşüneyim allasen. Yani bazı şeyler düşünülmeden de olabiliyor.

Sana bir soru sorucam. Faiz yiyenlere ceza var açıkça, faiz ödeyenlere bir şey yok.
ne yapacaksın

gözlemlemiş olduğu tek şey kuşlar değildi tabii ki, canlı tasvir etmeye çalıştığı resimlerden, heykellerden, virrivius adamından yola çıkacak olursak anatomi alanında da epey yol kat etmişti. Üniversiteden ve hastaneden doktorlarla kaynaşıp onlardan yardım alarak insana ait anatomiyi incelemeyi, eserlerinde kullanmayı şart koşmuştu kendisine. Sinir bilimine, damarlara, gözlerin ve duyuların veriyi alıp işleyişine, çevirilen verinin duyguya dönüşümüne, duyguların da fiziksel olarak nasıl bir etki oluşturacağına kadar şeyi gözlemlemiş, üzerinde çalışmıştı. Sanatla ilgilenirken, bilimle de ilgileniyor, analog olarak yardırıyodu vinci emmi.
İki temel bilimi birleştirip; dişlerin 32 tane olduğunu köklerinin yerlerini, beynin karar mekanizmasını, zihnin devinimlerini, duyguların yüzlerde oluşturduğu fizyonomik görüntüyü kaydediyor defterlerine. Etkileyici bir matematik dehası olmasa da geometriyi kullanarak çoğu soruna çözüm buluyordu. Geometri kısmına fazla değinmedim. Zaten emmimiz temel olarak bütün bilim dallarının içinden geçip çoğu şeyde öncü olduğunu verdiği meyvelerde belli etmiştir. Ama ana dehası keskin görüşüdür. Kaldıraçların ve eklemlerin benzerliği, damarların ve nehirlerin benzerliği, kalp kapakçığının tasarufu gibi analoglarla büyüleyici bir kişi olduğu açıktır. bugünlük bu kadar.

Son yazdığını okuduktan sonra ne demeliyim?

nasıl yazdıklarımı ciddiye aldığını mı sormalıyım?

Bunu açıklaması bile berbat lan olm zaten yazılanlardan belli bunu anlamıyorsan git uçuş moduna al belki bunu anlarsın fazla diyecek birşey yok zaten konu dağılmıştı.