psikodinamik yaklaşım yapıp kendinizi aydınlatabilirsiniz. zaten bunu tcma yaptı size fakat daha fazlası gerekiyor belli ki çünkü halen daha buradayız.
bu yöntem freud'a ait. ve bunun hakkında bir yorum var: " Freud'un burada amacı kişide bulunan semptomları yok etmekten ziyade bilinçaltına kadar uzanıp sorunu kökten halletmektir. Doğru şekilde uygulanmasıyla kişinin hayatı daha mutlu ve dengeli bir hal alır." tanıdık geldi değil mi?
"ben bilinçaltınızı değiştireceğim"
devamına bakalım: "İlişkisel psikodinamik temele göre öncelik olarak kişinin başkalarıyla olan ilişkisi vardır. Psikodinamik terapi, terapist ve danışan arasındaki ilişki aracılığıyla danışanın iç dünyasını serbest çağrışımı kullanarak anlamaya çalışır. Bunu anlayarak kişinin geçmiş ilişki örüntüleri ve geçmiş yaşam ilişkilerinin farkına varması sağlanır. Bu ilişkisel detaylar terapist ile mevcut ilişkisine aktarılarak ilişki örüntüsü araştırılır. Kişi kendi duygularının ve fikirlerinin ifadesini keşfeder. Bununla birlikte; sorun teşkil edici düşünce ve duygulardan, arzulardan, fantezilerden, tekrarlayan ilişki kalıplarından ve geçmiş deneyimlerden kaçınmaya çalışır. Terapide vurgu, terapötik ve kişilerarası ilişkiler üzerinedir."
insanın genel çocukluk, ergenlik ve bu dönemde ki travmaları ile bu terapide ki yönteme bakalım:
"Psikodinamik değerlendirme, terapi sürecinde bireyin kendisinde geçmişte yaşadığı olayların ve bilinçaltı/bilinçdışındaki etkenlerin değerlendirilmesidir. Terapist danışanın doğum öncesinden başlayarak tüm yaşam hikayesini belli bir kronolojik sıra ile anamnez formatı içerisinde alır. Terapist, danışanla iletişim halindedir ve psikodinamik değerlendirme de bu iletişim esnasında terapist tarafından yapılır" amannez, doktorun hastaya hastanın teşhisi için sorduğu sorular ve değerlendirmeler gibi bir şey.
tcma bunu bire bir yapmadığı için herkesin yaşayabileceği en muhtemel uygun*** durumlara değinmiş.
he bunu bilerek yapmış mıdır? olabilir. beni ilgilendirmiyor çünkü her freud okuyan bunu yapamaz ki henüz şurada bile ego kelimesinin hangi anlamda kullandığı söylemekten geri duran arkadaşımız bile var ve kendisine "durdurulamaz" diyor.
"Psikodinamik yaklaşıma göre olumsuz deneyimler yaşayan tüm insanlar bu durumları hatırlamasalar bile yetişkinliklerini etkilerler." e zaten çoğu insanı kapsıyor bu olumsuzluk.
bu da son olsun: "Psikodinamik terapi ile danışanın hayatındaki tekrarlayan kalıplar, sebepler ve sonuçlar araştırılır. Kişinin hayatında yaşanan olaylar dış etkenlerden ayrıştırılır ve danışan daha net bir farkındalıkla öz güç duygusu deneyimler, farkındalık sonrası, anlama, kararlar verme, eyleme geçme ve yeniden optimizasyonlar gibi süreçlerden geçilir. Deneyimlerin etkileri için değerlendirmeler yapılır. Bunun için öncelikle danışanın dış dünyada yaşadıklarını kendi iç dünyasında yaşadıklarıyla daha net bir şekilde ilişkilendirebilmesi gerekir ve bu doğrultuda danışan yaşadığı deneyimleri psikodinamik süreçte hatırlayarak içgörü kazanmaya çalışır. İçgörü kazanan bir danışan, hayatının tam kontrolünü ele geçirmek için kararlı adımlar atabilir. İnsan, geçmişte yaşadığı ve dış dünyasında kendisinden bağımsız olarak yorumladığı olaylar ile kendi sebepleri ve sonuçları arasında daha net bağlantılar kurabilir. Bu sayede danışan, hayatında karşılaştığı kısır döngüler ve tıkanıklıklarda yeni farkındalıklar kazanarak bazı açılımlar yaşayabilir. Terapi süreci, danışanın kendi seçimlerinin ve kendi gücünün farkına varması sayesinde gerçekleşir. Bu terapinin danışanın üzerinde subjektif bir etkisi olacaktır"
önce gidip hayatta kendinizi tamamlayın sonra ihtiyacınızın olduğu zaten belli olur.
buraya "ihtiyacım var kardeşliğe" gibi bir şeyler yazıp, bunun da gerekliliklerini çözememiş ve çözdüğü kısımların üstüne doğru dürüst düşmemiş biri olmak yerine ihtiyacım yok demek kadar güzel bir şey olabilir mi?
yaptığım çok açık. kendimi fantezi dünyasına atmıyorum. "durdurulamazım, mesajlar silinmiştir" yada çoh istiyorum yha ama yapamıyorum da demiyorum. zaten "yapamıyorum" diyen yok. herkes yapıyor sözde ama kimse alınmıyor.
yok içimde bir şey? ki bu beni daha gerçekçi kılıyor.
burada ne işiniz var zaten olmasın. canım istiyor takılıyorum.
amaç zaten belli niye daha kör taklidi yapıyorsun.
baya güldürücü ama he. yani 5 yaşındaki çocuğun abisini döveceğini söylemesi gibi bir şey ya bu:
"artık burada işi olmayan siteyi terk etsin amacı belli olur"
olsa ne olur? sence kardeşliğe ihtiyacım yok diyen biri bundan etkilenir mi ya? mantıklı ol.
teallahım :)
buraya "ihtiyacım var kardeşliğe" gibi bir şeyler yazıp, bunun da gerekliliklerini çözememiş ve çözdüğü kısımların üstüne doğru dürüst düşmemiş biri olmak yerine ihtiyacım yok demek kadar güzel bir şey olabilir mi?
yaptığım çok açık. kendimi fantezi dünyasına atmıyorum. "durdurulamazım, mesajlar silinmiştir" yada çoh istiyorum yha ama yapamıyorum da demiyorum. zaten "yapamıyorum" diyen yok. herkes yapıyor sözde ama kimse alınmıyor.
yok içimde bir şey? ki bu beni daha gerçekçi kılıyor.
burada ne işiniz var zaten olmasın. canım istiyor takılıyorum.
amaç zaten belli niye daha kör taklidi yapıyorsun.
baya güldürücü ama he. yani 5 yaşındaki çocuğun abisini döveceğini söylemesi gibi bir şey ya bu:
"artık burada işi olmayan siteyi terk etsin amacı belli olur"
olsa ne olur? sence kardeşliğe ihtiyacım yok diyen biri bundan etkilenir mi ya? mantıklı ol.
teallahım :)
Kanka bu dediklerine katılıyorum ben doğru. Eğlence ortamı da vardır zaten.
Ben istemiyorum dedim ya, eğlence içinde kardeşlik isteyecek halim yok ondan.
Ciddi işler içinde beni tercih etme sebepleri benim mantık yürütme şeklim olabilir. yoksa bilgi falan yönünden bir tercih olamaz zaten dediğin gibi çoğu şeyi kendi içlerinde öğrenip, geliştirip halletmişlerdir. dediğin şey "hayattan zevk alma şeklinin yetersizliği yüzünden dünyanın zevksiz bir olduğunu sanman" gibi bir şeyse bu daha ağır bir ihtimal doğru tarafta.
Yesirawt toplumda zaten yaşıyoruz. Sende yaşıyorsun. Kardeşliğe girince seni özel bir bölgeye almıyorlar ya. kardeşliğe girdiğini ve sivil hayatının nasıl olacağını düşün. Benim öyle işte. Hacı kardeşliksiz bir şekilde yaşarken toplumun içinde yaşayıp topluma boyun mu eğdi?
Tabii ki hayır.
Yalnız ben zaten toplumu unuttum ya.
Toplumu unutmak için kardeşliğe ihtiyacın yok.
Gereken yerlerde ki ihtiyacınca toplumla muhatap ol bitiyor zaten.
Belikebond'un org'daki en son yazısına bak. Dün bugün yarın'ın itiraflar başlığında.
He yoksa çarpıtma ve yanlış yönelim yaparak da kardeşlik edinilmiyor maalesef.
"Uzun yazdın kısa yazıya" gibi mantalite de buralardan doğuyor zaten.
ve tatmin etmiyor beni tabii ki.
Ben istemiyorum dedim ya, eğlence içinde kardeşlik isteyecek halim yok ondan.
Ciddi işler içinde beni tercih etme sebepleri benim mantık yürütme şeklim olabilir. yoksa bilgi falan yönünden bir tercih olamaz zaten dediğin gibi çoğu şeyi kendi içlerinde öğrenip, geliştirip halletmişlerdir. dediğin şey "hayattan zevk alma şeklinin yetersizliği yüzünden dünyanın zevksiz bir olduğunu sanman" gibi bir şeyse bu daha ağır bir ihtimal doğru tarafta.
Yesirawt toplumda zaten yaşıyoruz. Sende yaşıyorsun. Kardeşliğe girince seni özel bir bölgeye almıyorlar ya. kardeşliğe girdiğini ve sivil hayatının nasıl olacağını düşün. Benim öyle işte. Hacı kardeşliksiz bir şekilde yaşarken toplumun içinde yaşayıp topluma boyun mu eğdi?
Tabii ki hayır.
Yalnız ben zaten toplumu unuttum ya.
Toplumu unutmak için kardeşliğe ihtiyacın yok.
Gereken yerlerde ki ihtiyacınca toplumla muhatap ol bitiyor zaten.
Belikebond'un org'daki en son yazısına bak. Dün bugün yarın'ın itiraflar başlığında.
He yoksa çarpıtma ve yanlış yönelim yaparak da kardeşlik edinilmiyor maalesef.
"Uzun yazdın kısa yazıya" gibi mantalite de buralardan doğuyor zaten.
ve tatmin etmiyor beni tabii ki.
tcma'da ego kelimesini kullanmıştır. e ben tcmada okurken kast ettiği şeyi anladım direkt.
e senden anlayamıyorum maalesef çünkü üzerine tekrar tekrar düşünmüyorum. ki tcma'da kullandığı sırada düşünmedim genellikle okudum anladım.
basit değil mi "egonun kelime anlamı dediğin gibi ama ben o kelimenin kişide fazla bulunduğu halden ve diğer insanlara olan etkilerinden bahsediyorum" yazmak? bence basitte senin yazdığın mesajın bir kısmına bakalım:
"beta oluşumlarını asırlar önceki kelime kökleriyle mantık çerçevesine sokmaya olan gayretini takdir ettim,bir beta böyle yapardı."
sorun bu zaten. ben doğru bir şey yazıyorum ve sen ne kast ettiğin önemli olmaksızın benim dediğim doğru şeye katılıp, tamamlamak yerine betaca mealen, yanlış ve kısıtlı yorum diyorsun komik bir şekilde.
diğer mesajlara girmiyorum tekrar. sen oturup tavsiye vermeyi bırak insanlara.
senin tavsiye verdiğin insanlar daha çok bilinmezliğe düşüyor ve zan altında kalıyor genellikle ve iyice ne yapacaklarını bilmiyorlar.
bu duyguları tcma vermedi kimseye. o insanları düşünmeye sevk etti içsel dünyalarında.
sen bunu yapamıyorsun. bu işe de soyunma bence.
arkadaşım sen zaten cevap veremiyorsun bak. ben cevap vermeye gerek duymayan bir insanın vereceği tepkiyi biliyorum ve senin tepkin hiç benzemiyor cevap vermeye gerek duymayacak insana. bence de oyununu oyna takıl.
bir daha da bana tavsiye vermeye kalkma ya lütfen.
ben gerektiği içinde vermiyorum he, uykum yok ve yazmamam için bir sebep yok ortada. fakat bu kadar yeterli bence de.
e senden anlayamıyorum maalesef çünkü üzerine tekrar tekrar düşünmüyorum. ki tcma'da kullandığı sırada düşünmedim genellikle okudum anladım.
basit değil mi "egonun kelime anlamı dediğin gibi ama ben o kelimenin kişide fazla bulunduğu halden ve diğer insanlara olan etkilerinden bahsediyorum" yazmak? bence basitte senin yazdığın mesajın bir kısmına bakalım:
"beta oluşumlarını asırlar önceki kelime kökleriyle mantık çerçevesine sokmaya olan gayretini takdir ettim,bir beta böyle yapardı."
sorun bu zaten. ben doğru bir şey yazıyorum ve sen ne kast ettiğin önemli olmaksızın benim dediğim doğru şeye katılıp, tamamlamak yerine betaca mealen, yanlış ve kısıtlı yorum diyorsun komik bir şekilde.
diğer mesajlara girmiyorum tekrar. sen oturup tavsiye vermeyi bırak insanlara.
senin tavsiye verdiğin insanlar daha çok bilinmezliğe düşüyor ve zan altında kalıyor genellikle ve iyice ne yapacaklarını bilmiyorlar.
bu duyguları tcma vermedi kimseye. o insanları düşünmeye sevk etti içsel dünyalarında.
sen bunu yapamıyorsun. bu işe de soyunma bence.
arkadaşım sen zaten cevap veremiyorsun bak. ben cevap vermeye gerek duymayan bir insanın vereceği tepkiyi biliyorum ve senin tepkin hiç benzemiyor cevap vermeye gerek duymayacak insana. bence de oyununu oyna takıl.
bir daha da bana tavsiye vermeye kalkma ya lütfen.
ben gerektiği içinde vermiyorum he, uykum yok ve yazmamam için bir sebep yok ortada. fakat bu kadar yeterli bence de.
ya liseli misin sen siktir çekiyorum falan atarlı ergenler gibi.
biraz gerçekçi ol artık. 6 yıldır şurdasın hala öğretiyi iki ay okuyup heycanla tecrübe ettiklerini yazan insanlar gibisin ve sana uygun değil böyle bir şey. senin artık daha olgun ve hoşgörülü, ustaca davranman lazım.
biraz önce ego kardeşlikte yok diyordun anlamını bilmeden şimdi de kim olduğu önemsiz diyorsun. fanteziaşığıhell
biraz gerçekçi ol artık. 6 yıldır şurdasın hala öğretiyi iki ay okuyup heycanla tecrübe ettiklerini yazan insanlar gibisin ve sana uygun değil böyle bir şey. senin artık daha olgun ve hoşgörülü, ustaca davranman lazım.
biraz önce ego kardeşlikte yok diyordun anlamını bilmeden şimdi de kim olduğu önemsiz diyorsun. fanteziaşığıhell
zaten ben buraya ait olmayayım bi zahmet artık . 20 dakika da gülmen tutmuştur, 40'ar dakika cevap yazıyorsun e ne güzel bak buraya da aitmişsin sen. sarma diyon he?
demek ki mesajlarını silmediğin zaman böyle oluyormuş. sen kimsin abicim sana saracağım? kendine gel.
demek ki mesajlarını silmediğin zaman böyle oluyormuş. sen kimsin abicim sana saracağım? kendine gel.
40 dakika daha oldu ve okumadın he?
sen bana tavsiye verecek kişi değilsin maalesef. laf salatası tabirini de açtırtma bana :d
bence bir 40 dakika daha yemeden de doğru dürüst bir şeyler yazabilirsin. kolay gelsin.
sen bana tavsiye verecek kişi değilsin maalesef. laf salatası tabirini de açtırtma bana :d
bence bir 40 dakika daha yemeden de doğru dürüst bir şeyler yazabilirsin. kolay gelsin.
bak 40 dakika oldu, biraz daha uygun şeyler yazabilirdin.
ben seni yüz, yüz elli yıl öncesine alayım:
"Freud a göre ego ne demek?
Ego (Benlik)
Kişinin dış dünya ile uyum içerisinde yaşamasını sağlayan zihinsel işlevler bütünü olarak karşımıza çıkar. Kişiliğin gerçekle ilgilenen kısmını içerir. Freud'a göre ego, id'den gelişir ve id'in dürtülerini gerçek dünyada kabul edilir şekilde ifade eder"
bir beta böyle yapardı he? bak sen şu alfacığa ya. birde sikinde olsaydı da gelişi güzel yazmak yerine kullandığın kelimelerin anlamlarını bilip biraz daha doğru şeyler karalasaydın şuraya.
ya uzatmak falan, yolun sonu bunları bırak sen anlamsız duruyor.
bu arada tcma'ya göre de beta dediğimiz kişinin temel özellikleri arasında doğruyu red etmek, çarpıtmak, karşındakine saf bir şekilde iyi niyetle yaklaşmayıp anlamamak falan var.
bir şeyin asırlar öncesinde olması da onun yanlış olduğunu göstermiyor ki. biraz tarih falan oku sen bence.
ben seni yüz, yüz elli yıl öncesine alayım:
"Freud a göre ego ne demek?
Ego (Benlik)
Kişinin dış dünya ile uyum içerisinde yaşamasını sağlayan zihinsel işlevler bütünü olarak karşımıza çıkar. Kişiliğin gerçekle ilgilenen kısmını içerir. Freud'a göre ego, id'den gelişir ve id'in dürtülerini gerçek dünyada kabul edilir şekilde ifade eder"
bir beta böyle yapardı he? bak sen şu alfacığa ya. birde sikinde olsaydı da gelişi güzel yazmak yerine kullandığın kelimelerin anlamlarını bilip biraz daha doğru şeyler karalasaydın şuraya.
ya uzatmak falan, yolun sonu bunları bırak sen anlamsız duruyor.
bu arada tcma'ya göre de beta dediğimiz kişinin temel özellikleri arasında doğruyu red etmek, çarpıtmak, karşındakine saf bir şekilde iyi niyetle yaklaşmayıp anlamamak falan var.
bir şeyin asırlar öncesinde olması da onun yanlış olduğunu göstermiyor ki. biraz tarih falan oku sen bence.
latince ve eski yunancada ego "ben" demektir.
egonun nirvanası kardeşliktir zaten. öyle yok olmuyor maalesef.
hayatta da en iyisi olmak ile iyi olmak arasında fark vardır. hatta en iyisi olup iyi bile olabiliyorsun.
fransızca "egoisme" bencillik kelimesinden alıntılamakta tabii var. ki sen kullandığın kelimenin anlamını bilmiyorsun ve bencillik de kardeşlikte vardır. fakat bu bencillik ve ben olmak da kötü bir şey değildir.
ki bencillik ise dışardan öyle görünen fakat kişinin kendisini korumak adına yaptığı bir şeyin dışardan yorumudur en ucuz şekliyle. insana göre de değişir uzun hikaye bakarsın kendin. "kardeşlikte fazlalık yoktur" daha uygun.
çünkü yeterli oldukları için bir aradalar zaten.
egonun nirvanası kardeşliktir zaten. öyle yok olmuyor maalesef.
hayatta da en iyisi olmak ile iyi olmak arasında fark vardır. hatta en iyisi olup iyi bile olabiliyorsun.
fransızca "egoisme" bencillik kelimesinden alıntılamakta tabii var. ki sen kullandığın kelimenin anlamını bilmiyorsun ve bencillik de kardeşlikte vardır. fakat bu bencillik ve ben olmak da kötü bir şey değildir.
ki bencillik ise dışardan öyle görünen fakat kişinin kendisini korumak adına yaptığı bir şeyin dışardan yorumudur en ucuz şekliyle. insana göre de değişir uzun hikaye bakarsın kendin. "kardeşlikte fazlalık yoktur" daha uygun.
çünkü yeterli oldukları için bir aradalar zaten.
@yesirawt bu soruyu sorma sebebin bence mesleki olarak ne yapmak istediğinle bağlantılı.
belikebond'a göre doğru olanı yap, bence de öyle.
fakat zor ve kolaylık bakımından ise doğruluk değişir.
eğer zor olduğu için bir şey yanlışsa ki bu da olabilir ama, bence yanlış olma ihtimali daha yüksek bakış açının.
kolay olduğu içinde uygun diyemeyiz bu yüzden.
senin olduğun evden çıkıp, kendi hayatını kurman ve bu hayatı zaman ve maddi olarak kendine uygun hale getirmen gerekiyor. yarın da yapacak halin yok bu dediklerimi. zaman zaten akıyor.
fakat nereye doğru akacak senin belirlediğin bir şey.
belikebond'a göre doğru olanı yap, bence de öyle.
fakat zor ve kolaylık bakımından ise doğruluk değişir.
eğer zor olduğu için bir şey yanlışsa ki bu da olabilir ama, bence yanlış olma ihtimali daha yüksek bakış açının.
kolay olduğu içinde uygun diyemeyiz bu yüzden.
senin olduğun evden çıkıp, kendi hayatını kurman ve bu hayatı zaman ve maddi olarak kendine uygun hale getirmen gerekiyor. yarın da yapacak halin yok bu dediklerimi. zaman zaten akıyor.
fakat nereye doğru akacak senin belirlediğin bir şey.
mesleğim çok belli değil mi? meslek kelimesinin etimolojik anlamı "tutulan yol, fikir akımı, rota" falan demek.
e rota da belli zaten ki o yüzden beni tanıyorsun. bunun dışında ki "meslek" ise önemli değil asıl hayat yoluna göre.
he dünyayı değiştirecek kapasiten vardır bunu da kendi yönelimlerin belli eder bir şekilde işin sonunda çokta önemli değil yani bence.
bu arada bir kişinin neden kaybettiğini bilmek, seni kazananlardan olmaya götürüyor mu daha önemli.
yani eğer gördüklerinden ders aldın ve onlardan değilsen artık mutlaka başkalarından oluyorsun ve o başkasının neden kaybettiğini bulamıyorsan bir önemi kalıyor mu? bence kalmıyor.
çünkü halen daha bir kaybedensin.
özel olmamak tabii ki bir şeyleri kaybettiğini göstermeyebilir ki bu da kime göre?
çünkü özel olan birine göre o kadar çok şey kaybettin ki, hatta bu okuduğun öğretinin yazarı,
günlüğüne yazdıklarıyla alfasını bulan ve inanılmaz işler yapan biri olmayı kaybettin mesela.
kardeşliğin daimi lideri olabilirdin, senin yazdıklarına ve yaptıklarına 500 sayfalık bir şey yazabilirdik misalen ama özel olmadığın için bunları kaybettin işte. bu işe uygun donanımlı değildin belli ki.
sana uygun olan şeyleri kazanmak içinde özel değil de, biraz yardıma ihtiyacın var.
ya zaten kaybedenleri gördüğün içinde bir şey değişmiyor genellikle emin olmaya gerek yok o yüzden.
e rota da belli zaten ki o yüzden beni tanıyorsun. bunun dışında ki "meslek" ise önemli değil asıl hayat yoluna göre.
he dünyayı değiştirecek kapasiten vardır bunu da kendi yönelimlerin belli eder bir şekilde işin sonunda çokta önemli değil yani bence.
bu arada bir kişinin neden kaybettiğini bilmek, seni kazananlardan olmaya götürüyor mu daha önemli.
yani eğer gördüklerinden ders aldın ve onlardan değilsen artık mutlaka başkalarından oluyorsun ve o başkasının neden kaybettiğini bulamıyorsan bir önemi kalıyor mu? bence kalmıyor.
çünkü halen daha bir kaybedensin.
özel olmamak tabii ki bir şeyleri kaybettiğini göstermeyebilir ki bu da kime göre?
çünkü özel olan birine göre o kadar çok şey kaybettin ki, hatta bu okuduğun öğretinin yazarı,
günlüğüne yazdıklarıyla alfasını bulan ve inanılmaz işler yapan biri olmayı kaybettin mesela.
kardeşliğin daimi lideri olabilirdin, senin yazdıklarına ve yaptıklarına 500 sayfalık bir şey yazabilirdik misalen ama özel olmadığın için bunları kaybettin işte. bu işe uygun donanımlı değildin belli ki.
sana uygun olan şeyleri kazanmak içinde özel değil de, biraz yardıma ihtiyacın var.
ya zaten kaybedenleri gördüğün içinde bir şey değişmiyor genellikle emin olmaya gerek yok o yüzden.
bak bir dişiyle değil de, yüzü saçı boyu dışında kafanda bir dişi canlandırıp onunla bir şeyler hayal etmen, bu ettiklerinin sana verdiği hissiyat ile diğer dişilerle de konuşmanda sorun yok bence.
umursamadan da yap bunu. sonra ortaya "ebru" gibi bir olay çıkar.
karşılaştığın dişiler hayal ettiğin gibi çıkar. geçen bir dişiyle karşılaştım.
dişi bana "ben bunu hayal ettim. ama sokakta değil okuldaydı falan" demişti.
haklıydı okulda hayal etmekten çünkü kaç saat okulda kalıyor. çokta gerçekçi olmasın yani.
olay zaten orada. sen senaryoyu çok aşırıya kaçmadan ayarlıyorsun ve sonra umursamıyorsun oldu mu olmadı mı diye.
o oluyor bir süre sonra. o gün geldiğinde "lan bir dakika ben böyle hayal etmiştim bak geldi başıma" diyorsun.
bu arada sinsice değil "yemleyip sindirmek" bence.
sonuçta bir savaşta olsaydık ve öncü olarak küçük bir grup gönderip, sonra üstümüze çektikten sonra saldırıp kazansaydık bu sinsisilik bizi hayatta tutardı.
bunu da çağrı bey yada tuğrul bey yapmıştı bizans ordularına karşı.
yada sultan selim memlüklülerle savaşırken arkadan dolanmıştı.
veya normal karşı karşıya çarpışırken ordularını memlüklerin olduğu tarafa geçirip, memlüklülerin sırtını sultanın yanında konuşlanan topçu birliğine döndürmesini sağlayıp, yine savaş kazanmıştı.
fakat bu kadar elzem bir durum göremiyorum "betayı sindirmek için yemle" falan.
zaten daha başka kafada olduğun için böyle şeyler "oynaman gereken bir oyun" oluyor.
sende bu oyundan zaman zaman keyif alsan bile genellikle girmekten kaçıyorsun bir süre sonra.
"ya araba satmak zorundasınız, e bu araba da ferrari olum işte asadasdfa" hacıtyler.
bana bu zamana kadar bu kaçış bir zarar vermedi. benim düşüncelerim bunlar ya.
seninki de doğru olabilir. zaten sana uygun olanı yaptığın için sorun yok.
umursamadan da yap bunu. sonra ortaya "ebru" gibi bir olay çıkar.
karşılaştığın dişiler hayal ettiğin gibi çıkar. geçen bir dişiyle karşılaştım.
dişi bana "ben bunu hayal ettim. ama sokakta değil okuldaydı falan" demişti.
haklıydı okulda hayal etmekten çünkü kaç saat okulda kalıyor. çokta gerçekçi olmasın yani.
olay zaten orada. sen senaryoyu çok aşırıya kaçmadan ayarlıyorsun ve sonra umursamıyorsun oldu mu olmadı mı diye.
o oluyor bir süre sonra. o gün geldiğinde "lan bir dakika ben böyle hayal etmiştim bak geldi başıma" diyorsun.
bu arada sinsice değil "yemleyip sindirmek" bence.
sonuçta bir savaşta olsaydık ve öncü olarak küçük bir grup gönderip, sonra üstümüze çektikten sonra saldırıp kazansaydık bu sinsisilik bizi hayatta tutardı.
bunu da çağrı bey yada tuğrul bey yapmıştı bizans ordularına karşı.
yada sultan selim memlüklülerle savaşırken arkadan dolanmıştı.
veya normal karşı karşıya çarpışırken ordularını memlüklerin olduğu tarafa geçirip, memlüklülerin sırtını sultanın yanında konuşlanan topçu birliğine döndürmesini sağlayıp, yine savaş kazanmıştı.
fakat bu kadar elzem bir durum göremiyorum "betayı sindirmek için yemle" falan.
zaten daha başka kafada olduğun için böyle şeyler "oynaman gereken bir oyun" oluyor.
sende bu oyundan zaman zaman keyif alsan bile genellikle girmekten kaçıyorsun bir süre sonra.
"ya araba satmak zorundasınız, e bu araba da ferrari olum işte asadasdfa" hacıtyler.
bana bu zamana kadar bu kaçış bir zarar vermedi. benim düşüncelerim bunlar ya.
seninki de doğru olabilir. zaten sana uygun olanı yaptığın için sorun yok.
benim hayatımda böyle insanlar yok. çünkü hayatımda girebilecekler alanlar da oluşmuyor.
yani zorunlu girdiyse yapacak bir şey yok ki. böyle de düşünmüyorum: "üstüme çekeyim yada yem atayım da bakalım ne yapıcak sonra sindireyim" gibi. zaten aynı evde yaşamıyorum. olduğum ortamda da istediklerimi yapıyorum.
yanılsama içinde belki sende olabilirsin. açık yazdım çünkü açık olması uygun bir mesaj.
sende yanılsama da olabilir misin? kafandaki fanteziyi bulaştırıyor musun buraya, iletişimine falan.
ben dişilerle konuşurken önceden fanteziyle hareket ederdim ve hayalperstliğim o an dişiye olan davranışımı belli ederdi.
eğer benim kafamdaki senaryoya uygun hareket ederse daha çok tatmin oluyordum ve o yolun getirdiği şekilden devam ediyordum. ne biliyim örnek olsun da bizzat uygulanması yada uygulanmaması gereken şeyler olmasın. bunları sen belirle.
bu arada benim önceden yaptığımı söylediğim şeyler diye bahsederken bunları "hım demek ki bırakmak lazım" diye algılama. öyle yazıyorum.
yanılsama anlamı: "İllüzyon ya da yanılsama, duyu yanılsaması ve yanılsama olarak bilinir. Gerçek bir nesnenin duyular üzerindeki izlenimlerinin yanlış değerlendirilmesidir. Bazı devletler için Büyü olarak nitelendirilir."
yani zorunlu girdiyse yapacak bir şey yok ki. böyle de düşünmüyorum: "üstüme çekeyim yada yem atayım da bakalım ne yapıcak sonra sindireyim" gibi. zaten aynı evde yaşamıyorum. olduğum ortamda da istediklerimi yapıyorum.
yanılsama içinde belki sende olabilirsin. açık yazdım çünkü açık olması uygun bir mesaj.
sende yanılsama da olabilir misin? kafandaki fanteziyi bulaştırıyor musun buraya, iletişimine falan.
ben dişilerle konuşurken önceden fanteziyle hareket ederdim ve hayalperstliğim o an dişiye olan davranışımı belli ederdi.
eğer benim kafamdaki senaryoya uygun hareket ederse daha çok tatmin oluyordum ve o yolun getirdiği şekilden devam ediyordum. ne biliyim örnek olsun da bizzat uygulanması yada uygulanmaması gereken şeyler olmasın. bunları sen belirle.
bu arada benim önceden yaptığımı söylediğim şeyler diye bahsederken bunları "hım demek ki bırakmak lazım" diye algılama. öyle yazıyorum.
yanılsama anlamı: "İllüzyon ya da yanılsama, duyu yanılsaması ve yanılsama olarak bilinir. Gerçek bir nesnenin duyular üzerindeki izlenimlerinin yanlış değerlendirilmesidir. Bazı devletler için Büyü olarak nitelendirilir."
ben dışarda gördüğüm kadarıyla dışarda yanında dişi olan çoğu erkek özgüvenli ve emin his ediyor.
yada üç kitap okuyup dünyayı çözdüğünü sanan insanlarda var.
bir bulmaca çözdüğünde tüm zor bulmacaları da çözdüğünü düşünenler.
fakat bunların hiç biri kendilerine gerçekçi yaklaşıp "ya arkadaş ben böyle his ediyorum da bu bir yanılsama neredeyse, altı üstü bir şey yaptık geçtik" demiyor.
bir söz vardı: "insanları yanılsamalarından çıkarırsanız size ya teşekkür edecek yada kötülük kusacak"
anladığım kadarıyla burada da bu yanılsamalar var haksız bir şekilde.
haklı olduğun yanılsamalar da takıl tabii de sana uygun olmayan bir şeyi yapmamalıyız bence.
yada üç kitap okuyup dünyayı çözdüğünü sanan insanlarda var.
bir bulmaca çözdüğünde tüm zor bulmacaları da çözdüğünü düşünenler.
fakat bunların hiç biri kendilerine gerçekçi yaklaşıp "ya arkadaş ben böyle his ediyorum da bu bir yanılsama neredeyse, altı üstü bir şey yaptık geçtik" demiyor.
bir söz vardı: "insanları yanılsamalarından çıkarırsanız size ya teşekkür edecek yada kötülük kusacak"
anladığım kadarıyla burada da bu yanılsamalar var haksız bir şekilde.
haklı olduğun yanılsamalar da takıl tabii de sana uygun olmayan bir şeyi yapmamalıyız bence.
neden bir insanın zihnine "çelişki, endişe, kaçış" yükleyeceksin ki? bilmeden yaptığım oluyordur.
sonuçta alfa dediğin kişi de oturup bunları incelemeseydi yazmazdı ve umursamazdı bence.
ha bilmek ayrı bir şey tabii. insanların zihinlerine çok farklı şeyler yansıtabiliyorsun.
"dişilerin birinde y, diğerinde x diye yansır yaptıklarınız bla bla..."
insanların siz hakkında ki görüşleri kendi zihinleriyle alakalıdır.
bugün goethe'nin bir sözüne denk geldim şöyleydi: "Kimi iyi bir dost olduğumu söyler, kimi ise soğuk ve mesafelidir der. Aslında beni anlatırken, hak ettiği resmi çizer."
tamamen doğru mu? olabilitesi yüksek. çünkü hak etme meselesi bir kişinin diğerini kendi manzarasından değerlendirmesi olduğu için manzarası temiz olan daha iyi bir görüntüye tanık olacaktır sanki.
misalen olgun bir adam için olgunlaşmamış birinin yaptıkları tahammül edilebilir ve şans verilebilir olarak algılanırken, olgunlaşmamış iki insan bir aradayken bu iş tamamen sabırsızlık, tahammülsüzlüğe çıkar. empati yoktur.
bu arada tanrı boşuna demiyor ya elçiye yüz çevirip onları bırakma, böbürlenme diye.
bu arada harun d pdf'sini kendin bulabilir misin rica etsem? vardır internette.
sonuçta alfa dediğin kişi de oturup bunları incelemeseydi yazmazdı ve umursamazdı bence.
ha bilmek ayrı bir şey tabii. insanların zihinlerine çok farklı şeyler yansıtabiliyorsun.
"dişilerin birinde y, diğerinde x diye yansır yaptıklarınız bla bla..."
insanların siz hakkında ki görüşleri kendi zihinleriyle alakalıdır.
bugün goethe'nin bir sözüne denk geldim şöyleydi: "Kimi iyi bir dost olduğumu söyler, kimi ise soğuk ve mesafelidir der. Aslında beni anlatırken, hak ettiği resmi çizer."
tamamen doğru mu? olabilitesi yüksek. çünkü hak etme meselesi bir kişinin diğerini kendi manzarasından değerlendirmesi olduğu için manzarası temiz olan daha iyi bir görüntüye tanık olacaktır sanki.
misalen olgun bir adam için olgunlaşmamış birinin yaptıkları tahammül edilebilir ve şans verilebilir olarak algılanırken, olgunlaşmamış iki insan bir aradayken bu iş tamamen sabırsızlık, tahammülsüzlüğe çıkar. empati yoktur.
bu arada tanrı boşuna demiyor ya elçiye yüz çevirip onları bırakma, böbürlenme diye.
bu arada harun d pdf'sini kendin bulabilir misin rica etsem? vardır internette.
Buldum.
Sıkıntı yok.
Sıkıntı yok.
valla diyalog paylaşarak bir şey olmuyor maalesef.
he diyorsan ki "benim repliğe ihtiyacım var kızlarla konuşurken" orası ayrı tabii.
e ama bu diyalog işi de zaten tcma istedi zamanında görev için ondan olmuştu sanırım.
şuan da böyle bir şeye gerek yok mantıken.
ya yesir bak bir kitapta kendini tamamlama modülünden bahsediyor yazar ve diyor ki: "insan önce maddi gelişimini tamamlayacak. barınması falan hallolucak. sonra hayatında kaygılar kalmayınca, maneviyatına yönelip kendisini tamamlamak için emek vericek" falan.
şimdi madem kaygıların var çünkü iyi his etmiyorsun, bu arada kaygı kelimesinin etimolojik anlamı "katlanmak, tıkanmak" falan demek. bu yüzden kaygılarını nasıl yok edebilirsin ona bak.
bu saydığın yorucu şeyler nasıl daha az yorucu hale getirilir?
bence verdiğin önemi ve dikkati azalt.
bir çocukla konuştuğunda çocuğun söylediği bazı şeylere katlanmak zorunda kalırsın.
"ben bir şey söylicem ama" der. yada "bir şey sorabilir miyim" der sürekli.
sende onun buna verdiği önemi azaltmak için onu rahatlatmak adına göz seviyesine inersin, daha ılıman yaklaşır ve umursamaz olursun bazı tepkilere değil mi?
heh işte al bunu uygun hale getir kendine.
beynin binlerce yıllık uygun hale getirmenin bir karşılığı olarak duruyor sende bence yaparsın.
benimde hayatım yerinde ve ne istediğimi biliyor muyum? bilmiyorum.
kardeşliği gerçekten istediğimi düşünmüyorum. bu kötü bir şey değil bu arada.
gelecekte kendimi görmek istediğim kişiye neden dönüşeceğim sorusuna cevap veremeyişim ile alakalı bu durum.
ha bu arada bu sorun benim için yeni bir şey.
geçen sene falan böyle bir şey yoktu.
sadece "lan o kadar şey yaptık neden olmuyor artık kardeşlik" sorusu vardı o da değişti işte.
bir sonra ki sene de yeni bir soru doğar umarım ki önce ki senenin sorusu cevaplanmış olsun.
bunun şununla da alakası var: beyin yaşayabileceği her form'da kalmak ister.
bende o durumdayım işte. "lan zaten yeteri kadar şey biliyorum. para da var. ee niye ilerleyim ki" diyorum.
bu sırada sanırsam sağlıklı tanımım da değişmiş oluyor.
e çünkü şuan da sağlıklı olduğunu düşünen bir zihin var orta da.
bak kimseye salça olmuyorum, dedikodu yapmıyorum falan yasak şeyleri anla sen:
demek ki kötü biri değilim. fakat daha fazlası için "kötü biri olmamam gerekiyor" güdüsü bitti bende.
yeni bir güdü arıyorum galiba. geçiş dönemi olabilir.
he diyorsan ki "benim repliğe ihtiyacım var kızlarla konuşurken" orası ayrı tabii.
e ama bu diyalog işi de zaten tcma istedi zamanında görev için ondan olmuştu sanırım.
şuan da böyle bir şeye gerek yok mantıken.
ya yesir bak bir kitapta kendini tamamlama modülünden bahsediyor yazar ve diyor ki: "insan önce maddi gelişimini tamamlayacak. barınması falan hallolucak. sonra hayatında kaygılar kalmayınca, maneviyatına yönelip kendisini tamamlamak için emek vericek" falan.
şimdi madem kaygıların var çünkü iyi his etmiyorsun, bu arada kaygı kelimesinin etimolojik anlamı "katlanmak, tıkanmak" falan demek. bu yüzden kaygılarını nasıl yok edebilirsin ona bak.
bu saydığın yorucu şeyler nasıl daha az yorucu hale getirilir?
bence verdiğin önemi ve dikkati azalt.
bir çocukla konuştuğunda çocuğun söylediği bazı şeylere katlanmak zorunda kalırsın.
"ben bir şey söylicem ama" der. yada "bir şey sorabilir miyim" der sürekli.
sende onun buna verdiği önemi azaltmak için onu rahatlatmak adına göz seviyesine inersin, daha ılıman yaklaşır ve umursamaz olursun bazı tepkilere değil mi?
heh işte al bunu uygun hale getir kendine.
beynin binlerce yıllık uygun hale getirmenin bir karşılığı olarak duruyor sende bence yaparsın.
benimde hayatım yerinde ve ne istediğimi biliyor muyum? bilmiyorum.
kardeşliği gerçekten istediğimi düşünmüyorum. bu kötü bir şey değil bu arada.
gelecekte kendimi görmek istediğim kişiye neden dönüşeceğim sorusuna cevap veremeyişim ile alakalı bu durum.
ha bu arada bu sorun benim için yeni bir şey.
geçen sene falan böyle bir şey yoktu.
sadece "lan o kadar şey yaptık neden olmuyor artık kardeşlik" sorusu vardı o da değişti işte.
bir sonra ki sene de yeni bir soru doğar umarım ki önce ki senenin sorusu cevaplanmış olsun.
bunun şununla da alakası var: beyin yaşayabileceği her form'da kalmak ister.
bende o durumdayım işte. "lan zaten yeteri kadar şey biliyorum. para da var. ee niye ilerleyim ki" diyorum.
bu sırada sanırsam sağlıklı tanımım da değişmiş oluyor.
e çünkü şuan da sağlıklı olduğunu düşünen bir zihin var orta da.
bak kimseye salça olmuyorum, dedikodu yapmıyorum falan yasak şeyleri anla sen:
demek ki kötü biri değilim. fakat daha fazlası için "kötü biri olmamam gerekiyor" güdüsü bitti bende.
yeni bir güdü arıyorum galiba. geçiş dönemi olabilir.
ye bende bundan bahsediyorum. niye saha görevi yapıyoruz?
zorunda mıyız hayır. ben yaptım bu arada. gittim konuştum her zaman ki gibi.
üç beş instagram aldım. bir kaç buluşma falan.
süre sınırını neden koymadın? çünkü sende farkındaydın bence yapamayacağının.
eğlence için betaomegamsı konuşma ne demek?
kendini topluma ait his etmediğin için kardeşlik için mi doğdun yani? bence yeterli değil.
hacıtyler'da oraya giriş-gelişme-sonuç üçgeninden bir söz yazmıştır. olabilir.
aklında ama ne yapıyorsun? hedefin ne?
kardeşliğe nasıl girmeyi planlıyorsun?
zorunda mıyız hayır. ben yaptım bu arada. gittim konuştum her zaman ki gibi.
üç beş instagram aldım. bir kaç buluşma falan.
süre sınırını neden koymadın? çünkü sende farkındaydın bence yapamayacağının.
eğlence için betaomegamsı konuşma ne demek?
kendini topluma ait his etmediğin için kardeşlik için mi doğdun yani? bence yeterli değil.
hacıtyler'da oraya giriş-gelişme-sonuç üçgeninden bir söz yazmıştır. olabilir.
aklında ama ne yapıyorsun? hedefin ne?
kardeşliğe nasıl girmeyi planlıyorsun?
e hadi bakalım. ilk saha görevi stratejisi nedir?
amacımız ne konuşurken?
milyoner gibi mi davranalım, red edilmek için mi uğraşalım ne biliyim yani. kaç dakika konuşalım en fazla?
bu raporu göndermek için vakit sınırlamamız var mıdır?
amacımız ne konuşurken?
milyoner gibi mi davranalım, red edilmek için mi uğraşalım ne biliyim yani. kaç dakika konuşalım en fazla?
bu raporu göndermek için vakit sınırlamamız var mıdır?
olabilir ya bilmiyorum. sadece düşünmekle kalır yazacaklarım. Doğru olabilen yanları da var tabii. İnsan zihninin ne durumda olduğu hayatına etki edebilen bir mesele olduğu için, e bu zihnin sahibinin bilinçatlında yada bilinçli olarak arzuladığı ve "görsel" olarak hayal kurup buna İnandığı zaman tabi bir çekim olabiliyordur. Mantıklı.
"Yazar ”id”e ego diyor yazılarında, tahmin ediyorum konu dağılmasın diye topluma toplumun diliyle hitap etti."
bu editör notundan aldığım bir bölüm.
hayatta okuduğumuz eski, mistik şeyleri böyle de değerlendirebiliriz bence. hatta bizzat teşvik edeyim kuran diyerek.
"Her şeyin böyle yerli yerine oturacak şekilde programlanması da bana kalırsa Tanrı'nın varlığının ispatı oluyor."
dikkat etmemişim ya buna da.
"TCMA pınarı fışkırttıktan sonra (altında piçlik aramayın), o su illa ki yönünü buluyor ve yerine oturuyor; çok büyük dağlar aşmak zorunda olsa veya yolculuk uzun sürse bile."
"Senin alfanın tahrik ettiği kadın, fiziksel-duygusal yönden tam da senin istediğin türden bir kadın oluyor.
Bu şaşmıyor beyler." bak ben bunu anlamadım. ya anlaşılmayacak bir şey yok elbette fakat bunu yaşadığımdan emin değilim ondan dolayı anlamadım diyorum. zaten "anlamak" kelimesinin etimolojisinde "hatırlamak ve idrak etmek" var. hatırlayamıyorum ve idrak etmemi de engelliyor bu durum
bu editör notundan aldığım bir bölüm.
hayatta okuduğumuz eski, mistik şeyleri böyle de değerlendirebiliriz bence. hatta bizzat teşvik edeyim kuran diyerek.
"Her şeyin böyle yerli yerine oturacak şekilde programlanması da bana kalırsa Tanrı'nın varlığının ispatı oluyor."
dikkat etmemişim ya buna da.
"TCMA pınarı fışkırttıktan sonra (altında piçlik aramayın), o su illa ki yönünü buluyor ve yerine oturuyor; çok büyük dağlar aşmak zorunda olsa veya yolculuk uzun sürse bile."
"Senin alfanın tahrik ettiği kadın, fiziksel-duygusal yönden tam da senin istediğin türden bir kadın oluyor.
Bu şaşmıyor beyler." bak ben bunu anlamadım. ya anlaşılmayacak bir şey yok elbette fakat bunu yaşadığımdan emin değilim ondan dolayı anlamadım diyorum. zaten "anlamak" kelimesinin etimolojisinde "hatırlamak ve idrak etmek" var. hatırlayamıyorum ve idrak etmemi de engelliyor bu durum
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?
"Psikodinamik terapinin amacı, danışanın geçmişinin mevcut davranışları üzerindeki etkilerini anlamak, kişiliğinin bilinmeyen yönlerini keşfetmek ve içgörü kazandırmaktır."