.
soru cevap
"@4373: esprilerinde cinselliğe değinebilirsin...
ve sürekli kendini dişilerin seks yapmak istediği bir seks makinesi olarak düşünürsen, beynin, beden
dilini buna göre ayarlayacaktır.
bu tüyo da her yerde olmaz yarram." -sensei
Kızların bana hep ilgi duyduğunu, beni kestiğini, benimle sohbet etmek için fırsat kolladıklarını bildiğim için genelde önümden kız geçecekse içsel bir rahatsızlık his ettiğim an başka yöne dönerim ki o da bunu gayet iyi anlar. Ki bu yüzden bazı durumlarda karakter değiştirme yaşadığım için daha sosyal ve çok cana yakın, tatlı biri olarak ise onlar cesaretlenirler. fakat bir an gelir ve tüm cesaretleri alt üst olur ki gün içinde yaptığım her şeyde sadece istediğim şeye baktığımı yada öylesine baktığımı ayırt edebilecek durumda olurlar zorunlu çevremde ve ben istediğime bakabilmeyi ve bunu gayet net gösterebiliyorken istediğim dişiyle aramda özel bir bağ, çekim oluşuyor. istediğim her dişi diyorum, kezbanlar ve itici olanlar hariç.
Ve bu sayede bir kızın gözünün içine baktığımda gayet net bir şekilde o ve çevresi benim ona baktığımı, onu istediğimi anlarlar. Onun beni istediğini bilerek bakışlarım ayarlanır. Bunların hiç birini düşünmem ve ortak havuz dediğimiz o alfa çizgisi hep işler. insanların garipsediği ve farklı olduğumu anlayacakları bir karakterim var. Yaptığım iş, iş arasında ki ve iş esnasında ki enerjim muhakkak kendini belli eder ve eğer yorgunsam, duygusal yoğunluğumun tek olmak, kırgın ve insanların kötülüklerine karşı kendime daha iyisini yakıştırdığım şeyleri düşündüğüm bir evrede genelde insanların benim hoşuma gidecek güzellikte ve seviyede ki kızlar dışında kalanlar bile fark edebiliyor çünkü ben gayet gizemli ve aynı zamanda his edilebilen, his edilenlerin arkasında boş şeylerin olmayacağını yine alfamin sayesinde insanlara benimsetmiş biri olarak asla kendimden ödün veremem. Alfam buna izin vermiyor.
Tabii ki şöyle bir sonuçla karşılıyorum: "bu çocuk neyi düşünüyor acaba?" Bunun arkasına salak saçma durumları koyanlar olur genelde ama ben tek bir şeyi düşünürüm ve eğer duygusallaştıysam ise bu tüm yaşananların içimde duygusal olarak en doğruları ve en olamaz dediğim olaular ile sığınmak için her seferinde gittiğim, her an o kapıda beklediğim ama bu sefer daha farklı olarak güçlü ama çaresiz bir haldeyimdir. Çareyi ise yine kendimde ki farklı yapılarda bulur ve yapıları olabildiğince sömürür ve sonra o kapıya yaslanıp zamanın dolmasını beklerim her şekilde. Zaman kısa ve tadını çıkarabileceğin şeylerden tadını çıkar ve bunu önemse çünkü o tatların içinde seni insan yapan, seni yükselten durgunluk da ayrı bir lezzettir fakat o lezzeti daha sonra anlarsın. O geçiş işlemi bittiğinde fark edersin ki bu da zaten geçiş işlemindeyken yaşadığın şeye verdiğin odağından, vermen gereken konsantrasyonun olması gerektiğindendir. Bunun sonucunda ise hayat sana her seferinde güzel ve güzel olmayan durumlarını daha çok yeşertmeni sağlayıp bir ormana döndürmen için fırsat verir. Kader seni işte bu şekilde erkek olmaya zorlar. ama herkes zorlanabilir de değildir aynı zamanda. bunlar iflah olmaz, yolu taşlarla tıkanmış ve sırat köprüsünde ancak bir yere kadar gelebilecek olanlardır. Bir yerden doğru adım atmış olsalar bile elleriyle doğruyu bozacaklar ve asla tamam budur denilmeyecek.
Bu gerek insan zihninin gerekse kişinin olayları abartması yada önem vereceği şeyleri idrak edemediğinden kaynaklıdır. Edemiyor çünkü önem vermiyor. Biz dileyeni, dilediği yola ulaştırabiliriz der kitap ve bu ulaştırma göreceli olsa bile genelde maneviyat kısmında hep doğru işler. Sen bir gün bu doğruyu fark edersin ve yanlış tarafa kodlandıysan tam tersi yöne kaçmak için sana bir şans verilmiştir ve bu da tamamen senin çabanla olduğu söylenemez. Taşkınlık, hakir görmek. Tamamlanmana engel olan şeyler muhtemelen.
ve sürekli kendini dişilerin seks yapmak istediği bir seks makinesi olarak düşünürsen, beynin, beden
dilini buna göre ayarlayacaktır.
bu tüyo da her yerde olmaz yarram." -sensei
Kızların bana hep ilgi duyduğunu, beni kestiğini, benimle sohbet etmek için fırsat kolladıklarını bildiğim için genelde önümden kız geçecekse içsel bir rahatsızlık his ettiğim an başka yöne dönerim ki o da bunu gayet iyi anlar. Ki bu yüzden bazı durumlarda karakter değiştirme yaşadığım için daha sosyal ve çok cana yakın, tatlı biri olarak ise onlar cesaretlenirler. fakat bir an gelir ve tüm cesaretleri alt üst olur ki gün içinde yaptığım her şeyde sadece istediğim şeye baktığımı yada öylesine baktığımı ayırt edebilecek durumda olurlar zorunlu çevremde ve ben istediğime bakabilmeyi ve bunu gayet net gösterebiliyorken istediğim dişiyle aramda özel bir bağ, çekim oluşuyor. istediğim her dişi diyorum, kezbanlar ve itici olanlar hariç.
Ve bu sayede bir kızın gözünün içine baktığımda gayet net bir şekilde o ve çevresi benim ona baktığımı, onu istediğimi anlarlar. Onun beni istediğini bilerek bakışlarım ayarlanır. Bunların hiç birini düşünmem ve ortak havuz dediğimiz o alfa çizgisi hep işler. insanların garipsediği ve farklı olduğumu anlayacakları bir karakterim var. Yaptığım iş, iş arasında ki ve iş esnasında ki enerjim muhakkak kendini belli eder ve eğer yorgunsam, duygusal yoğunluğumun tek olmak, kırgın ve insanların kötülüklerine karşı kendime daha iyisini yakıştırdığım şeyleri düşündüğüm bir evrede genelde insanların benim hoşuma gidecek güzellikte ve seviyede ki kızlar dışında kalanlar bile fark edebiliyor çünkü ben gayet gizemli ve aynı zamanda his edilebilen, his edilenlerin arkasında boş şeylerin olmayacağını yine alfamin sayesinde insanlara benimsetmiş biri olarak asla kendimden ödün veremem. Alfam buna izin vermiyor.
Tabii ki şöyle bir sonuçla karşılıyorum: "bu çocuk neyi düşünüyor acaba?" Bunun arkasına salak saçma durumları koyanlar olur genelde ama ben tek bir şeyi düşünürüm ve eğer duygusallaştıysam ise bu tüm yaşananların içimde duygusal olarak en doğruları ve en olamaz dediğim olaular ile sığınmak için her seferinde gittiğim, her an o kapıda beklediğim ama bu sefer daha farklı olarak güçlü ama çaresiz bir haldeyimdir. Çareyi ise yine kendimde ki farklı yapılarda bulur ve yapıları olabildiğince sömürür ve sonra o kapıya yaslanıp zamanın dolmasını beklerim her şekilde. Zaman kısa ve tadını çıkarabileceğin şeylerden tadını çıkar ve bunu önemse çünkü o tatların içinde seni insan yapan, seni yükselten durgunluk da ayrı bir lezzettir fakat o lezzeti daha sonra anlarsın. O geçiş işlemi bittiğinde fark edersin ki bu da zaten geçiş işlemindeyken yaşadığın şeye verdiğin odağından, vermen gereken konsantrasyonun olması gerektiğindendir. Bunun sonucunda ise hayat sana her seferinde güzel ve güzel olmayan durumlarını daha çok yeşertmeni sağlayıp bir ormana döndürmen için fırsat verir. Kader seni işte bu şekilde erkek olmaya zorlar. ama herkes zorlanabilir de değildir aynı zamanda. bunlar iflah olmaz, yolu taşlarla tıkanmış ve sırat köprüsünde ancak bir yere kadar gelebilecek olanlardır. Bir yerden doğru adım atmış olsalar bile elleriyle doğruyu bozacaklar ve asla tamam budur denilmeyecek.
Bu gerek insan zihninin gerekse kişinin olayları abartması yada önem vereceği şeyleri idrak edemediğinden kaynaklıdır. Edemiyor çünkü önem vermiyor. Biz dileyeni, dilediği yola ulaştırabiliriz der kitap ve bu ulaştırma göreceli olsa bile genelde maneviyat kısmında hep doğru işler. Sen bir gün bu doğruyu fark edersin ve yanlış tarafa kodlandıysan tam tersi yöne kaçmak için sana bir şans verilmiştir ve bu da tamamen senin çabanla olduğu söylenemez. Taşkınlık, hakir görmek. Tamamlanmana engel olan şeyler muhtemelen.
telkinler, günlük tutmalar üzerimizde işe yarar mı?
Kendimden anlatayım. Şuana kadar kendime söylediğim, kendimde görmek istediğim ne varsa hepsi teker teker ben hiç düşünmediğim halde karşıma çıktı ve çıkmaya devam ediyor.
Hatta bir dönem gece yazdığım telkin içerikli tanışma hikayelerim ertesi gün karşıma çıkıyordu.
Bunun için oturup kendime enerji yüklemeye, aramaya falan çalışmadım. İçimde ki enerjim telkin için aşırı müsaitti ve bunu kullanmaktan hep keyif aldım.
Bazen duygusallaştıktan sonra bazen gelecekle ve geçmiş ile alakalı telkinler ile kendimde şunu net bir şekilde gördüm: ben telkinlerimi çok net bir şekilde yaşıyorum. Ve karşıma çıkan şeyler sürekli olarak bana fayda veriyor. İçsel olarak çekildiğim durumlar bu en basitinden gündüzü gündüz, geceyi gece gibi yaşama isteğim bile ben hiç farkında olmadan bana hizmet edebileceğim en güzel şekilde yaşatıyor.
Duyguların yoğun olduğunu ve sürekli yoğun kaldığını düşünebilirsiniz, hayır.
Bir duygu dışında tabii. Ona ne kadar duygu diyebiliriz zaten.
Fakat bu telkinler bir bir gerçekleştikçe en sonunda rahatsızlık his etmeye başlıyordum.
İnsanların takip etmelerinden, ilgilerine ve konuşmak için konu arayışlarına ve önemsiz şeylere bile çok önemli yaklaşıp iletişim kurmaları rahatsız ediciydi ve anladım ki telkinlerimin önünde ki tek engel bu duruma tepki veriyor olmam.
Eğer rahatsızlığı sükunet, anlayış ile değiştirirsem insanları kullandığımı düşünen bir kız olmayacak. Öyle düşünmesine rağmen benimle sohbet etmek isteğini hala görüyor olması da ancak benim beden dilimin, enerjimin en salaklarına bile iyi, temiz olduğumu iletmesinden geçiyor.
Telkinler, günlük tutma, doğru nefes sizi alfa yapmaz bunlar ve daha fazlası doğruyu dileyenin yaşadığı hayat ile edindiği ve hiç farkına bile varmadan ilerlediği şeyler. Bazıları ise bu farkındalığın üzerine gitmek zorunda.
Yaşadığınız iyi hayat 1 yıllık süreye sahiptir yada üç aylık bir başlık kariyeridir ama 3 ay veya iki gün dediğimiz süre zihinsel olarak ele alındığında, 40 yıllık bir yaşama bedel olacak şekilde gelişebilir.
Bazı şeyler için elbette zamanın geçmesi de gerekiyor o ayrı. Her şey zamanı geldiğinde ortaya çıkar.
Yani bir yandan derin bir sakinlik, diğer yandan ise zamanı yönetebilecek bir güç.
Farkındalık gücü getirmez, ama bir aptalın gücü farkındalığından da gelmez.
Olayın güzelliği ise farkındalıkla elde edilmiş bir güç.
Power and secret.
Kendimden anlatayım. Şuana kadar kendime söylediğim, kendimde görmek istediğim ne varsa hepsi teker teker ben hiç düşünmediğim halde karşıma çıktı ve çıkmaya devam ediyor.
Hatta bir dönem gece yazdığım telkin içerikli tanışma hikayelerim ertesi gün karşıma çıkıyordu.
Bunun için oturup kendime enerji yüklemeye, aramaya falan çalışmadım. İçimde ki enerjim telkin için aşırı müsaitti ve bunu kullanmaktan hep keyif aldım.
Bazen duygusallaştıktan sonra bazen gelecekle ve geçmiş ile alakalı telkinler ile kendimde şunu net bir şekilde gördüm: ben telkinlerimi çok net bir şekilde yaşıyorum. Ve karşıma çıkan şeyler sürekli olarak bana fayda veriyor. İçsel olarak çekildiğim durumlar bu en basitinden gündüzü gündüz, geceyi gece gibi yaşama isteğim bile ben hiç farkında olmadan bana hizmet edebileceğim en güzel şekilde yaşatıyor.
Duyguların yoğun olduğunu ve sürekli yoğun kaldığını düşünebilirsiniz, hayır.
Bir duygu dışında tabii. Ona ne kadar duygu diyebiliriz zaten.
Fakat bu telkinler bir bir gerçekleştikçe en sonunda rahatsızlık his etmeye başlıyordum.
İnsanların takip etmelerinden, ilgilerine ve konuşmak için konu arayışlarına ve önemsiz şeylere bile çok önemli yaklaşıp iletişim kurmaları rahatsız ediciydi ve anladım ki telkinlerimin önünde ki tek engel bu duruma tepki veriyor olmam.
Eğer rahatsızlığı sükunet, anlayış ile değiştirirsem insanları kullandığımı düşünen bir kız olmayacak. Öyle düşünmesine rağmen benimle sohbet etmek isteğini hala görüyor olması da ancak benim beden dilimin, enerjimin en salaklarına bile iyi, temiz olduğumu iletmesinden geçiyor.
Telkinler, günlük tutma, doğru nefes sizi alfa yapmaz bunlar ve daha fazlası doğruyu dileyenin yaşadığı hayat ile edindiği ve hiç farkına bile varmadan ilerlediği şeyler. Bazıları ise bu farkındalığın üzerine gitmek zorunda.
Yaşadığınız iyi hayat 1 yıllık süreye sahiptir yada üç aylık bir başlık kariyeridir ama 3 ay veya iki gün dediğimiz süre zihinsel olarak ele alındığında, 40 yıllık bir yaşama bedel olacak şekilde gelişebilir.
Bazı şeyler için elbette zamanın geçmesi de gerekiyor o ayrı. Her şey zamanı geldiğinde ortaya çıkar.
Yani bir yandan derin bir sakinlik, diğer yandan ise zamanı yönetebilecek bir güç.
Farkındalık gücü getirmez, ama bir aptalın gücü farkındalığından da gelmez.
Olayın güzelliği ise farkındalıkla elde edilmiş bir güç.
Power and secret.
Melamilik ile başlık ?
bir yerde kesişir yollar. çırakların bir yerden sonra normale dönmesidir.
Sen normale dönerken, dönemeyenler için anormal olarak durumlar hisleri uyandırır.
Bir alfa başlı başına bir anormaldir insanlar için.
Gerektiği yerde normal olan -onlar için anormal yada sıradışı, beklenmedik ve hislere dayalı- durumların insanların üzerinde ki etkisini iyi yollarla kullanmanın yollarını öğretenler ise kişiye muhakkak bir şekilde normalleştirmesi için önayak olacak şekilde aktarır.
Hak edenlerde bu normal ile bütünleşirler.
Bütünleşemeyenler hayallerine kurban olurlar çünkü hayallerin temelinde arzular yatar. gerçek dışı arzular
"Eğer empati sınırsız ise benlik yok olur"
yolda olmak için bir şey yapılmaz, yol ben olur... ben olduktan sonra yol her ne olursa olsun devam edilir.
Şekil özü örter, hal ile anlatılan da eksiksiz geçer.
Cümleler asla hali vermez. işte içerde olmanın en güzel tarafı bizzat hal ile eğitim almaktır.
Hal ile eğitim almak için ise önce liseli my7 ol, başlık my7'si ol ama başlık yazan kimlik kısmı değil -zaten olamayacaksın, fakat ufak kısımlarını kendinde bulacaksın. Bu senin insanlara vermek isteyeceğin, göstermeyi arzu ettiğin şeylerle alakalı. Seninle yani. My7 napardı şuan sorusu da my7'yi değil seni tetikler.- direkt halden hale girmen için önce yaşaman gerekir.
Duygu formları, sancılarını ortaya çıkması için şartlara katıl.
Buna zaten eğer my7 hakkında olumlu düşüncelerin varsa önce ki hayatında yaşadığın şeyler sana parça parça anlaman için kırıntılardan ufak bir lokma vermiş.
Bilmiyorum anlatabildim mi bakarız sürece
bir yerde kesişir yollar. çırakların bir yerden sonra normale dönmesidir.
Sen normale dönerken, dönemeyenler için anormal olarak durumlar hisleri uyandırır.
Bir alfa başlı başına bir anormaldir insanlar için.
Gerektiği yerde normal olan -onlar için anormal yada sıradışı, beklenmedik ve hislere dayalı- durumların insanların üzerinde ki etkisini iyi yollarla kullanmanın yollarını öğretenler ise kişiye muhakkak bir şekilde normalleştirmesi için önayak olacak şekilde aktarır.
Hak edenlerde bu normal ile bütünleşirler.
Bütünleşemeyenler hayallerine kurban olurlar çünkü hayallerin temelinde arzular yatar. gerçek dışı arzular
"Eğer empati sınırsız ise benlik yok olur"
yolda olmak için bir şey yapılmaz, yol ben olur... ben olduktan sonra yol her ne olursa olsun devam edilir.
Şekil özü örter, hal ile anlatılan da eksiksiz geçer.
Cümleler asla hali vermez. işte içerde olmanın en güzel tarafı bizzat hal ile eğitim almaktır.
Hal ile eğitim almak için ise önce liseli my7 ol, başlık my7'si ol ama başlık yazan kimlik kısmı değil -zaten olamayacaksın, fakat ufak kısımlarını kendinde bulacaksın. Bu senin insanlara vermek isteyeceğin, göstermeyi arzu ettiğin şeylerle alakalı. Seninle yani. My7 napardı şuan sorusu da my7'yi değil seni tetikler.- direkt halden hale girmen için önce yaşaman gerekir.
Duygu formları, sancılarını ortaya çıkması için şartlara katıl.
Buna zaten eğer my7 hakkında olumlu düşüncelerin varsa önce ki hayatında yaşadığın şeyler sana parça parça anlaman için kırıntılardan ufak bir lokma vermiş.
Bilmiyorum anlatabildim mi bakarız sürece
Bir alfa ne his eder insanlarla?
Daha derin oldukları için, asla yüzeysel şeylerden hoşlanmazlar. Ve gelip geçici şeyleri fark etme, anlayabilme kapasiteleri onları yaşanmamış şeylerden önce bile korumaya alıp, nextlemesini sağlar.
Ve evet toplumda bize dayatılan aslında insanlar aramizin iyi olması gerektiğidir ki başlıktan sonra başlığın bile bunu verdiğini düşünenler vardır ama yanıltıcı kısım senin gibi derin olmadığını ve çirkinlikleri, derin olmayan ilişkileri anında tespit edip geçmenin sana insanlarla iyi olan profilden uzaklaştırmasından sonra oluyor.
O gün canın isterse yüzeysel sohbetlerle eğlenebilirsin fakat hayatının çoğu dönemini derin bağlarla kuran birisinin yüzeysel sohbetlerden her zaman hoşlanması asla beklenemez. Bunu kendinden bekleyip, ezilmene gerek yok.
Bu yüzden enerjini kaybedip, insanların gözünde bir kıvılcım yakmana gerek yok.
Zaten yapılması gereken dışında canın isterse doğruluk adı altında suistimallere -benliğin için değil sadece, karşında ki insan içinde- yer vermeden yaparsın ki gördüğün kadarıyla bu suistimalleri hayatına entegre etmiş bir toplumda vurdumduymazlık ve istemediği anlarda bile istiyor gibi davranmayı yani sinsiliği kendine yersiz yersiz almış kişilerin umursamadığı şeyleri umursuyor olmanın getirisi olarak bir şey yapmana gerek yok.
Buna emin olabilirsin, gerek yok.
Ve bir çok noktada hayatında ki insan ilişkilerinde sadece kendini değil, karşındaki görmeyen insanların görebileceği gün gelmesini umarak ona gerekeni vermenin küstahlığı burada yatar.
Zaten mesele onun bir gün görmesi değildir.
Şuan, şimdi o bunu göremiyor ama sen görüyorsun ve bu gördüğün şeyin senin gücünle onun içsel dünyasına zararlar vereceğinin farkında olarak yaşarsın.
Ama şu da var, karşındaki çoktan kendinde ki zararları o davranışların ve rahatlığın neyi götürdüğünü umursamaz ve sende daha net bir amaç için abartmadan devam edersin.
Bu problemli midir? Bilmiyorum tartışmaya açık.
Biri ölüyor diye gidip ölüyor zaten, yada ölmüş diye öldürücü darbeler veya zarar verici hareketlerde bulunmayız. Ve işin zaten asıl zarar verici kısmı diğerlerinin yaptığı, kendi yaptığı şeylerin zararını anlamayan biri senin yaptığın şeyleri pozitif duygularla alacak ve bu pozitif duygular aslında tamamen yanılsama ve senin bu yanılsamayı kullanıp tecrübe edinmen cidden tartışılır ve bir çok noktada gereksizdir. Gerekli kısımlar için bir şey demiyorum o ayrı.
Ama gerekli kısımlar nedir işte ona adam gibi cevap verebilecek misin o önemli.
Bu yüzden hacının anlatımında usta sivillerle görüşmüyordu ama kadınlarla görüşmüyordu diyor muydu hacı bilmiyorum ama şunu biliyorum: kesinlikle insanların duygularını, bilinçaltını ve bizzat zamanlarını boşa harcamıyor.
Eminim ki flört ettiği omega, altın dişilerle alakalı asla hayatıma almam demiyordu.
Böyle diyen bir insanın oturup kendini anlaması, zihni yakalayabilmesi için belirli filmleri izlemesi o kadar vakit kaybı ki my7 için.
Adam bir kere kardeşlik dışında kimseyle görüşmüyor cümlesinin bile temelinde saygı, anlayış, ne istediğine uyumlu hayat yaşamak ve istemediğinden de uzak kalmak yatıyor. Ha istemediğinden uzak kalmak cümlesi çok kolay aslında ama hacının bu cümlelerle tcma'yın daş gibi hatunları siktirlemesi gibi örneklerle desteklemesi bunları aktarıyor çıraklara.
Ama şunu da unutmamak lazım, usta kendinden yaşça büyük bir rusa hayatında görüp görebileceği bir alfayı göstermekten de kendini alıkoymamış.
He bir daha olsa vakit kaybı der belki ama o an o kadına veya başka bir insana alfayı veya canının istediğini yapmanın bir sorun olmayacağına emin olduğu anlardan biri olmalı ki flört, analiz, yönlendirme, ikna, tatlı duyguları uyandırmanın yollarını kullanmak gibi şeyleri uygulamak sorun olmamış zaten.
Tartışmaya açık tabi de adam şuan bu hareketleri sadece ciddi gördüğü birine de yapabilir mesela ve diğerlerine zerre uğraş ayırmaz ve sorun olarak görür bilmiyorum. Fikir katıldıkça bakarız
Daha derin oldukları için, asla yüzeysel şeylerden hoşlanmazlar. Ve gelip geçici şeyleri fark etme, anlayabilme kapasiteleri onları yaşanmamış şeylerden önce bile korumaya alıp, nextlemesini sağlar.
Ve evet toplumda bize dayatılan aslında insanlar aramizin iyi olması gerektiğidir ki başlıktan sonra başlığın bile bunu verdiğini düşünenler vardır ama yanıltıcı kısım senin gibi derin olmadığını ve çirkinlikleri, derin olmayan ilişkileri anında tespit edip geçmenin sana insanlarla iyi olan profilden uzaklaştırmasından sonra oluyor.
O gün canın isterse yüzeysel sohbetlerle eğlenebilirsin fakat hayatının çoğu dönemini derin bağlarla kuran birisinin yüzeysel sohbetlerden her zaman hoşlanması asla beklenemez. Bunu kendinden bekleyip, ezilmene gerek yok.
Bu yüzden enerjini kaybedip, insanların gözünde bir kıvılcım yakmana gerek yok.
Zaten yapılması gereken dışında canın isterse doğruluk adı altında suistimallere -benliğin için değil sadece, karşında ki insan içinde- yer vermeden yaparsın ki gördüğün kadarıyla bu suistimalleri hayatına entegre etmiş bir toplumda vurdumduymazlık ve istemediği anlarda bile istiyor gibi davranmayı yani sinsiliği kendine yersiz yersiz almış kişilerin umursamadığı şeyleri umursuyor olmanın getirisi olarak bir şey yapmana gerek yok.
Buna emin olabilirsin, gerek yok.
Ve bir çok noktada hayatında ki insan ilişkilerinde sadece kendini değil, karşındaki görmeyen insanların görebileceği gün gelmesini umarak ona gerekeni vermenin küstahlığı burada yatar.
Zaten mesele onun bir gün görmesi değildir.
Şuan, şimdi o bunu göremiyor ama sen görüyorsun ve bu gördüğün şeyin senin gücünle onun içsel dünyasına zararlar vereceğinin farkında olarak yaşarsın.
Ama şu da var, karşındaki çoktan kendinde ki zararları o davranışların ve rahatlığın neyi götürdüğünü umursamaz ve sende daha net bir amaç için abartmadan devam edersin.
Bu problemli midir? Bilmiyorum tartışmaya açık.
Biri ölüyor diye gidip ölüyor zaten, yada ölmüş diye öldürücü darbeler veya zarar verici hareketlerde bulunmayız. Ve işin zaten asıl zarar verici kısmı diğerlerinin yaptığı, kendi yaptığı şeylerin zararını anlamayan biri senin yaptığın şeyleri pozitif duygularla alacak ve bu pozitif duygular aslında tamamen yanılsama ve senin bu yanılsamayı kullanıp tecrübe edinmen cidden tartışılır ve bir çok noktada gereksizdir. Gerekli kısımlar için bir şey demiyorum o ayrı.
Ama gerekli kısımlar nedir işte ona adam gibi cevap verebilecek misin o önemli.
Bu yüzden hacının anlatımında usta sivillerle görüşmüyordu ama kadınlarla görüşmüyordu diyor muydu hacı bilmiyorum ama şunu biliyorum: kesinlikle insanların duygularını, bilinçaltını ve bizzat zamanlarını boşa harcamıyor.
Eminim ki flört ettiği omega, altın dişilerle alakalı asla hayatıma almam demiyordu.
Böyle diyen bir insanın oturup kendini anlaması, zihni yakalayabilmesi için belirli filmleri izlemesi o kadar vakit kaybı ki my7 için.
Adam bir kere kardeşlik dışında kimseyle görüşmüyor cümlesinin bile temelinde saygı, anlayış, ne istediğine uyumlu hayat yaşamak ve istemediğinden de uzak kalmak yatıyor. Ha istemediğinden uzak kalmak cümlesi çok kolay aslında ama hacının bu cümlelerle tcma'yın daş gibi hatunları siktirlemesi gibi örneklerle desteklemesi bunları aktarıyor çıraklara.
Ama şunu da unutmamak lazım, usta kendinden yaşça büyük bir rusa hayatında görüp görebileceği bir alfayı göstermekten de kendini alıkoymamış.
He bir daha olsa vakit kaybı der belki ama o an o kadına veya başka bir insana alfayı veya canının istediğini yapmanın bir sorun olmayacağına emin olduğu anlardan biri olmalı ki flört, analiz, yönlendirme, ikna, tatlı duyguları uyandırmanın yollarını kullanmak gibi şeyleri uygulamak sorun olmamış zaten.
Tartışmaya açık tabi de adam şuan bu hareketleri sadece ciddi gördüğü birine de yapabilir mesela ve diğerlerine zerre uğraş ayırmaz ve sorun olarak görür bilmiyorum. Fikir katıldıkça bakarız
Birilerine anlatarak, yazarak ne yapmış oluruz?
Bu aslında belirli insanlara yapılması gereken bir şeydir fakat her insan dinleyerek, okuyarak bir yere gelmez. Aynı anda belirli şeylerinden ortaya çıkması gerekiyor.
Fakat anlatıcı ise anlatarak aslında bir şey kazanır mı?
Bir yerden sonra hayır.
Anlatıcının sorunu özümsemek, benimsemek ise yine de kilit bir rol oynamaz. Biraz susalım, anlatmaktansa sessizliğin getirdiği içsel hesaplaşmalarla günler geçirelim ve aslında çözümün birilerine anlatmaktan, göstermekten ziyade yapmak ile ilgili olduğunu kabul edelim.
Sorun her neyse, bir başkasına anlatarak geçmeyecek.
Hacıtyler anlatarak güçlenin demiştir, fakat bu güç kazanımı seni parçalı bir vücuda, iyi bir işe veya hayallerinin peşinden koşmanı sağlayacak değil.
Sonra ne mi oluyor?
Kendi hayallerine gidemeyen, üşengeç, sürekli fikirleri değişen bir insanın hakikatleri anlatmasıyla karşı karşıya geliyoruz. Zaten kritik noktalarda, senden destek bekleyen veya desteğe ihtiyacı olduğunu anladığın insanlara sabrı veya çalışma gücünü kendinde olduğunu ileten, ufuk açıcı yada pozitif duyguları canlandırıcı ve bu duyguları, enerjiyi sabitleyici konuşmalarda bulunursun.
Yaralı insanlara pansuman yapmak iyidir ama sen yaralıysan onu iyileştirmek seni daha az yaralı yapmaz çünkü aynı yerden yaralı değilsin.
Senin yaran daha derin veya daha yüzeysel olabilir ve bunun çözümü kendi kendine dikiş atmaktır.
Başkasının dikişlerine yardım edince seninkiler de iyileşmiyor yani. Bu yüzden beklentisiz ol bu konuda. Saha görevlerinin alfa üzerinde ki etkisi bir yerden sonra olmaz, sende o yeri geçip hala saha görevinden gelişim bekleyerek -yani anlatıp, yazarak- bir şey alamazsın
Bu aslında belirli insanlara yapılması gereken bir şeydir fakat her insan dinleyerek, okuyarak bir yere gelmez. Aynı anda belirli şeylerinden ortaya çıkması gerekiyor.
Fakat anlatıcı ise anlatarak aslında bir şey kazanır mı?
Bir yerden sonra hayır.
Anlatıcının sorunu özümsemek, benimsemek ise yine de kilit bir rol oynamaz. Biraz susalım, anlatmaktansa sessizliğin getirdiği içsel hesaplaşmalarla günler geçirelim ve aslında çözümün birilerine anlatmaktan, göstermekten ziyade yapmak ile ilgili olduğunu kabul edelim.
Sorun her neyse, bir başkasına anlatarak geçmeyecek.
Hacıtyler anlatarak güçlenin demiştir, fakat bu güç kazanımı seni parçalı bir vücuda, iyi bir işe veya hayallerinin peşinden koşmanı sağlayacak değil.
Sonra ne mi oluyor?
Kendi hayallerine gidemeyen, üşengeç, sürekli fikirleri değişen bir insanın hakikatleri anlatmasıyla karşı karşıya geliyoruz. Zaten kritik noktalarda, senden destek bekleyen veya desteğe ihtiyacı olduğunu anladığın insanlara sabrı veya çalışma gücünü kendinde olduğunu ileten, ufuk açıcı yada pozitif duyguları canlandırıcı ve bu duyguları, enerjiyi sabitleyici konuşmalarda bulunursun.
Yaralı insanlara pansuman yapmak iyidir ama sen yaralıysan onu iyileştirmek seni daha az yaralı yapmaz çünkü aynı yerden yaralı değilsin.
Senin yaran daha derin veya daha yüzeysel olabilir ve bunun çözümü kendi kendine dikiş atmaktır.
Başkasının dikişlerine yardım edince seninkiler de iyileşmiyor yani. Bu yüzden beklentisiz ol bu konuda. Saha görevlerinin alfa üzerinde ki etkisi bir yerden sonra olmaz, sende o yeri geçip hala saha görevinden gelişim bekleyerek -yani anlatıp, yazarak- bir şey alamazsın
Dini olarak bir noktadan sonra muhtemelen karşı karşıya kalınan şey emin olamamanın getirdiği seçimler.
Dini olarak bunu tasavvuf işlemiştir.
Bu duygusallık ise hacıtylerin bahsettiğin "sizi asıl yükselten o duygusallık" kısmıyla çok benzerdir.
Dini olarak bunu tasavvuf işlemiştir.
Bu duygusallık ise hacıtylerin bahsettiğin "sizi asıl yükselten o duygusallık" kısmıyla çok benzerdir.
sır için fısıltıları duy, insanın en büyük gücü anlam verebilmesi ve acizliğidir
Varlığı gören gölgelerden bahseder. Yokluğu görenden gölgeler istenmez.
çok şey bilenler, az anlayabilir lakin
az bilenler, çok şey anlarsa işler değişir.
Bilge ve bilgelik, anlamak ile bilmek arasında ki fark budur. Bu fark insanın kim olduğunu belirler.
Kim olduğunu belirleyen sistem işte budur
az bilenler, çok şey anlarsa işler değişir.
Bilge ve bilgelik, anlamak ile bilmek arasında ki fark budur. Bu fark insanın kim olduğunu belirler.
Kim olduğunu belirleyen sistem işte budur
Sana fısıldayacaklar, her zaman ki gibi olacak bu.
Yaşadığın her şey, enerjin, karşılaştıkların hizmet etmek için bekleyecek. ağaçlar, rüzgar, güneş hepsi senin için çalışacak.
İşte insanın en zayıf olduğunu ve müthiş potansiyelini gösteren işaret
Ve en değerli şeyin neden bakışlardan geçtiğini yaşarsın
Yaşadığın her şey, enerjin, karşılaştıkların hizmet etmek için bekleyecek. ağaçlar, rüzgar, güneş hepsi senin için çalışacak.
İşte insanın en zayıf olduğunu ve müthiş potansiyelini gösteren işaret
Ve en değerli şeyin neden bakışlardan geçtiğini yaşarsın
Kim olduğunu görmek istersen, yok ol.
eninde sonunda olacaksın zaten. yokluk sandığın gibi olmadığını anlarsın en azından.
Sen yokluğu ve varlığı bilmeden, nasıl var veya yok olacaksın.
Halden bilmeyen dilden ne anlar?
İçi bilmeyen, gördüğünden ne öğrenebilir
eninde sonunda olacaksın zaten. yokluk sandığın gibi olmadığını anlarsın en azından.
Sen yokluğu ve varlığı bilmeden, nasıl var veya yok olacaksın.
Halden bilmeyen dilden ne anlar?
İçi bilmeyen, gördüğünden ne öğrenebilir
sana her şeyin tam zıttı olacağını söyleyenler olacak, buna başlık ve kuran birebir örnektir.
Bilimsel hatalardan tut, mahkeme kağıtlarına kadar her türlü delil var.
İnanç sebeplerle gelirse çabuk gidebilir fakat inanç içerden, hayatın kendisinden geliyorsa varacağı yer bilmektir. Bilenle bilmeyenin hali bir olmaz.
Bilimsel hatalardan tut, mahkeme kağıtlarına kadar her türlü delil var.
İnanç sebeplerle gelirse çabuk gidebilir fakat inanç içerden, hayatın kendisinden geliyorsa varacağı yer bilmektir. Bilenle bilmeyenin hali bir olmaz.
Başlık nedir mi?
Seni dışarı çağırdık ki, içerde olduğunu sandığın benliğinin olmadığını görebilesin diye.
şimdi tekrar içeriye dönmek zorundasın
Seni dışarı çağırdık ki, içerde olduğunu sandığın benliğinin olmadığını görebilesin diye.
şimdi tekrar içeriye dönmek zorundasın
Başlık mı?
işte kırılan nokta mı vurdun.
Okurken hüzünlendiğim en çok şey olabilir.
Duygu hissetmeyen ben başlığı okuyunca cidden değişik duygulara kapılıyorum gerçi sinirleniyorum, gülüyorum felan da siz anladınız beni bence.
Lise de okuduğum zamanlar, kızlarla konuşurken rezil olmalarım veya cidden bir kızın ilk peşime takılması veya ustanın verdiği taktiklerin işe yaradığını uyguladıktan sonra o an ki hisler.
Hepsini hatırlatıyor...
Başlığın en beni etkileyen kısmı kesinlikle bilinçaltımdan gelen yeni karakter yapımdı gerçi yeni özellikler de denebilir.
O kadar tehlikeli birşey ki bu çünkü bir anda karakterin değişiyor ve etrafında ki herkes bir anda sana focuslanıyor.
Kesinlike hedef ve düşman haline geliyordun ama dişiler ve omegalar da yanında ödül olarak geliyordu tabii.
işte kırılan nokta mı vurdun.
Okurken hüzünlendiğim en çok şey olabilir.
Duygu hissetmeyen ben başlığı okuyunca cidden değişik duygulara kapılıyorum gerçi sinirleniyorum, gülüyorum felan da siz anladınız beni bence.
Lise de okuduğum zamanlar, kızlarla konuşurken rezil olmalarım veya cidden bir kızın ilk peşime takılması veya ustanın verdiği taktiklerin işe yaradığını uyguladıktan sonra o an ki hisler.
Hepsini hatırlatıyor...
Başlığın en beni etkileyen kısmı kesinlikle bilinçaltımdan gelen yeni karakter yapımdı gerçi yeni özellikler de denebilir.
O kadar tehlikeli birşey ki bu çünkü bir anda karakterin değişiyor ve etrafında ki herkes bir anda sana focuslanıyor.
Kesinlike hedef ve düşman haline geliyordun ama dişiler ve omegalar da yanında ödül olarak geliyordu tabii.
Yazdığım çoğu şey ve bu yazımda kesinlikle olmak üzere onaylanmış değil ve buna göre okumakta fayda var. Bir takım insanlar okurken bunu bilerek okuyorlar ve içim rahat ve geri kalanlar ise anlam dediğimiz şeyi insanın kendisinin verdiğini ve kendi derinliği kadar anlam verebildiğini ve yine bunun da daha derin insanlara göre sığ kalabileceğini göz ardı etmemeli.
Başlık ödül olarak dişileri mi verdi? Kesinlikle hayır.
Altın dişi, kardeşlik, allah bir uygunluk merkezidir.
Sana uygun olmayan hiç bir şey senin için bir ödül de olamaz. Kardeşlik, altın dişi ve allah dışında hiç bir şey, yaşadığımız şeylerle beraber nasıl bir yol izleyeceğimize yönlendiğimizde bu üçlemenin dışında gelen getirilerin hiç bir anlamı yoktur.
Anlam, gerçeklerle oluşur. Gerçekler bu üçlemeyken nasil oluyor da bir takım uygunsuz sohbetleri, bakışları ve hakkınızda ki dedikoduyu, size olan yanaşmayı ödül olarak görebiliyorsunuz.
Sokak köpeği örneğini hatırla hacıtylerdan.
Bir sokak köpeğinin seni sevmesi ödül olamaz.
Bir insanın seni sevmesi de ne kadar ödül olabilir?
Yani bir altın dişinin seni sevmesi, derinden saygı duyup her şeyini sana teslim edip, sakinlik ve huzur, motivasyon sağlarken bu ancak allahın kul ile arasında olan bir ödül olabilir. Olabilir diyorum o bile belli değil çünkü burada acizlik de vardır.
İnsanın her seçiminde acizlik vardır.
Acizlik yüzdesi düştükçe tam tersine acizlik hissiyatı yükselişi gerçekleşir.
Acı çekerken bunu gayet net anlar insan beyni, ruhu ve tabii ki kalbi.
Huzur ve sükunet alacağız. İyi düşünmenin, alfa olmanın hiç bir önemi olmadığını da bu sizin normaliniz olduğunda anlarsınız. He sen kendini illa kötü tiplerle kıyaslayıp devam edersen oradan bir şeyler gelir ama ben tercih etmiyorum. Demiştim, bu benim yorumum ve onaylanmış bir zihin ürünü değil.
Ama bu yorumlarımın seninkinden aşağıda olduğunu göstermeyecek bir dip not çünkü sende onaylanmış değilsin. Bu yüzden yapman gereken tek şey doğrunun peşinden gitmek. Eğer acı çekersen, sessizleşirsen ağaçların arasında rüzgarın güzelliğini his ederek doğanın sakinliğine ve rabbinin planına bırak ve kendini unut.
Belki olur, acaba gibi kelimeler beynini harekete geçirir doğru enerjiyle.
Su yolunu bulur. Sonu belli olan bir kitabın içinde olmak, senin onu yaşamadığını göstermez.
Sonunu bilmediğin bir kitap hakkında da olumsuz şeyleri uzaklaştır.
Senin 1000 yıllık tarihin rabbinin katında 1 gün, bir buçuk gün geçti orada henüz son peygamberden beri. Acele etme bazı şeylerde, hangisi olduğunu anlarsın.
Sana uygun olan şeyler ise ödül müdür?
Uygun olanı almak için, yakışır vaziyette durmak adına uygunsuz her şeyden yüz çevirmiş insanlar gerçekten çok kıymetliler. Onlara derinden gerçek bir saygı duy ve yollarında destek ver.
Çünkü onlar bir takım enerjileri ortaya çıkarmaktan bile geri durup, doğru kişiyi, anı bekleyip, şimdi de yaşıyorlar.
Bir yerden sonra yeteneklerin paslanmaz sadece bekler. Çünkü artık demir değilsin ondan kanka
Başlık ödül olarak dişileri mi verdi? Kesinlikle hayır.
Altın dişi, kardeşlik, allah bir uygunluk merkezidir.
Sana uygun olmayan hiç bir şey senin için bir ödül de olamaz. Kardeşlik, altın dişi ve allah dışında hiç bir şey, yaşadığımız şeylerle beraber nasıl bir yol izleyeceğimize yönlendiğimizde bu üçlemenin dışında gelen getirilerin hiç bir anlamı yoktur.
Anlam, gerçeklerle oluşur. Gerçekler bu üçlemeyken nasil oluyor da bir takım uygunsuz sohbetleri, bakışları ve hakkınızda ki dedikoduyu, size olan yanaşmayı ödül olarak görebiliyorsunuz.
Sokak köpeği örneğini hatırla hacıtylerdan.
Bir sokak köpeğinin seni sevmesi ödül olamaz.
Bir insanın seni sevmesi de ne kadar ödül olabilir?
Yani bir altın dişinin seni sevmesi, derinden saygı duyup her şeyini sana teslim edip, sakinlik ve huzur, motivasyon sağlarken bu ancak allahın kul ile arasında olan bir ödül olabilir. Olabilir diyorum o bile belli değil çünkü burada acizlik de vardır.
İnsanın her seçiminde acizlik vardır.
Acizlik yüzdesi düştükçe tam tersine acizlik hissiyatı yükselişi gerçekleşir.
Acı çekerken bunu gayet net anlar insan beyni, ruhu ve tabii ki kalbi.
Huzur ve sükunet alacağız. İyi düşünmenin, alfa olmanın hiç bir önemi olmadığını da bu sizin normaliniz olduğunda anlarsınız. He sen kendini illa kötü tiplerle kıyaslayıp devam edersen oradan bir şeyler gelir ama ben tercih etmiyorum. Demiştim, bu benim yorumum ve onaylanmış bir zihin ürünü değil.
Ama bu yorumlarımın seninkinden aşağıda olduğunu göstermeyecek bir dip not çünkü sende onaylanmış değilsin. Bu yüzden yapman gereken tek şey doğrunun peşinden gitmek. Eğer acı çekersen, sessizleşirsen ağaçların arasında rüzgarın güzelliğini his ederek doğanın sakinliğine ve rabbinin planına bırak ve kendini unut.
Belki olur, acaba gibi kelimeler beynini harekete geçirir doğru enerjiyle.
Su yolunu bulur. Sonu belli olan bir kitabın içinde olmak, senin onu yaşamadığını göstermez.
Sonunu bilmediğin bir kitap hakkında da olumsuz şeyleri uzaklaştır.
Senin 1000 yıllık tarihin rabbinin katında 1 gün, bir buçuk gün geçti orada henüz son peygamberden beri. Acele etme bazı şeylerde, hangisi olduğunu anlarsın.
Sana uygun olan şeyler ise ödül müdür?
Uygun olanı almak için, yakışır vaziyette durmak adına uygunsuz her şeyden yüz çevirmiş insanlar gerçekten çok kıymetliler. Onlara derinden gerçek bir saygı duy ve yollarında destek ver.
Çünkü onlar bir takım enerjileri ortaya çıkarmaktan bile geri durup, doğru kişiyi, anı bekleyip, şimdi de yaşıyorlar.
Bir yerden sonra yeteneklerin paslanmaz sadece bekler. Çünkü artık demir değilsin ondan kanka
Sakin olmayı öğrenmek çok değerli ve çoğu problemden sıyrılmaya yarar.
Gerekirse susma orucuna gir iyidir.
Gerekirse susma orucuna gir iyidir.
Uyumayı, duş almayı, bir yerde oturup gerçekleri düşünmeyi başlıca yenilenmek olarak gör.
Ruhunu yanına çağıran rabbin onu tekrar salarken iyi şeyler olduğuna inan.
Uyku, teslimiyetin en güzel halidir
Nasıl yaşarsan, öyle uyursun. Nasıl uyursan öyle yaşarsın bana göre
Ruhunu yanına çağıran rabbin onu tekrar salarken iyi şeyler olduğuna inan.
Uyku, teslimiyetin en güzel halidir
Nasıl yaşarsan, öyle uyursun. Nasıl uyursan öyle yaşarsın bana göre
hiç bir şey düşünmemekte etkilidir.
iyi bir altyapı ile hiç bir şey düşünmüyor olmak, seni yükseltir.
Zaten bir yerden sonra düşündüğün şeyler çok azalır ve bir kaç konu etrafında döner.
Onları da bırakmak, basittir kanka. İyi ol ve iyi olmayı dert etme. Her ne yaparsan yap, iyi olmak zorundasın zaten bu elindekilerle. Sende ki düşünme biçimi, yaklaşımın, ruhun aksine izin vermez eğer sende ki ben'de bir ışık görürse
Doğrusu ışık ise ne senin anlayabileceğin bir şey ne de bir başkasının sana anlatıp sende olduğuna ikna edeceği bir şeydir.
Her şey olması gerektiği gibi, herkes üstüne düşeni yapar ve bunu fark etmek acil durumlar dışında insanlara onlarda ki güzelliği anlatmaya gerek olmadığını bilerek yaşatır.
Güzel şeyler, iltifatlar, sevgi göstermek, değerli ilişkiler kurmak bu dediğimin dışında
iyi bir altyapı ile hiç bir şey düşünmüyor olmak, seni yükseltir.
Zaten bir yerden sonra düşündüğün şeyler çok azalır ve bir kaç konu etrafında döner.
Onları da bırakmak, basittir kanka. İyi ol ve iyi olmayı dert etme. Her ne yaparsan yap, iyi olmak zorundasın zaten bu elindekilerle. Sende ki düşünme biçimi, yaklaşımın, ruhun aksine izin vermez eğer sende ki ben'de bir ışık görürse
Doğrusu ışık ise ne senin anlayabileceğin bir şey ne de bir başkasının sana anlatıp sende olduğuna ikna edeceği bir şeydir.
Her şey olması gerektiği gibi, herkes üstüne düşeni yapar ve bunu fark etmek acil durumlar dışında insanlara onlarda ki güzelliği anlatmaya gerek olmadığını bilerek yaşatır.
Güzel şeyler, iltifatlar, sevgi göstermek, değerli ilişkiler kurmak bu dediğimin dışında
Bu yüzden her şeyi zorunda kalmadan yapmak, seçebilmek çok önemli bir saflıktır.
Neredeyse bir nur üzerine bile olabilir bu durum.
Hiç bir etki altına girmeden, etki altına girmeyi seçmek büyük bir güçtür. Ve bu gücü birbiriyle paylaşanlar ya eş olurlar yada dost.
Neredeyse bir nur üzerine bile olabilir bu durum.
Hiç bir etki altına girmeden, etki altına girmeyi seçmek büyük bir güçtür. Ve bu gücü birbiriyle paylaşanlar ya eş olurlar yada dost.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?