blacktyler7

Yazarlığı açması sıkıntı olabilir. Ama düzenlerim şimdi.

Yesirawt, orada aslında olay şuydu: seni burada ki sohbete dahil etmeyen şey ne?

"yahut zikisgen siteye bakıyor bir yazsan işte yeni gelmek isteyen var gibisinden?" tabii

Seni fark edemeyen kardeşlik mi olur be?
çekeriz bir ayar karsim, yt kanalına konu çıktı

Aldıramam dostum nasıl aldırayım sende yani:)

Azio hesabini kullanmıyor:d sana verelim, kullanıcı adını eklersin. Ne dersin azio?
Dün yazdım ben azioya ya yorgun olduğu için sonra atacağım dedi. Yada benim hesabım var hazırda.

senden farklı olarak hissiyatlara, içgüdülerim kabak gibi gireceği bir şey yok ise katılmıyorum ki kabak gibi olduğu zaman yada ufak bir içgüdü doğduğunda durum akılla artıyor genellikle ve önüne geçemiyorum.
ister istemez içgüdülerim, alfa hislerim aklımla doğru orantılı hareket ediyor.
bunun yanlış olabilecek kısmı aklın sağ değilse, içgüdülerini boşa harcarsın ve olan yine alfaya olur ve sende kalırsın eli boş.
fazla yorum yapmayacağım ki olay sadece belirli düşünceleri birbirimiz hakkında açıp, bir aşama oluşsun yada kaydedilsin.

geçmişimden bahsettiğimde "bende öyleydim neredeyse" demiştin, ne olacağımız ile ilgili de umarım "alfa kaderini" paylaşırız.

alfa kaderi benim salladığım olaylardan, alfanın çerçeve itibariyle detaylardan yok olduğunda motivasyonları, his ettikleri ve elde ettiklerinden gelen yeteneklerin benzemesi felan gibi. üst metinde ki geçmiş hayatla ilgili yorumumuz daha iyi anlatmıştır sana kast ettiğim şeyi.

öncelikle fire ile başlıyorum.

fire, benden daha çok düşünüyor başlık hakkında ve bunun getirisi olarak geçmişte yada şuan da çıkardığı bilgileri sunup farklı konulara değinebiliyor. bu konuda benden daha önde olduğunu düşünüyorum.
ve asla bir beta olmadığını, ama her an da yanlış anlaşma yüzünden haksız yere birine beta diyebileceğini düşünüyorum.
bunun lehine olan durumu keskin olması, fakat keskinliği kontrol ettiği kriterler -olaylar hakkında ki insanların üzerinden edindiği bilgileri eleme yada sonuç çıkarması kriterdir- tutmadığında, birine asla çekinmeden beta diyebilecek bir arkadaş.
asla hata yapmayacağını değil de, asla pes etmeyeceğini düşünüp, buna kendini inandırmış ve kendini pes etmemeye böylelikle uzun vadede programlayan ve başarısızlıklarının bu programlamalar için önemli olmadığını, önemli olanlarında altından kalkabileceğine inanıyor diye düşünüyorum.
fakat altından kalkabileceğine inanman, altından kalktığın anlamına gelmez kısmen.
insanların zaaflarını gören, bunları zorunda kalmadıkça kullanmayan ve bu kontrol edebilmenin açı olmayan bir arkadaş olduğu ve,
cüretkar olmasının alfanın getirisi olarak "her şeyden şüphe edebilirsin, her şeyi sorgulayabilirsin" assasins creed temalı bir özellik olarak görüyorum ve aslında cüretkarlıktan ziyade, normal bir davranış.
yakışıklı birinin yakışıklıyım demesi gibi.
bu durum çevrede sessizlik oluşmasını sağlıyor hata/yanlış tercihler yapmış insanlar içinde.
ürküyorlar, ne yapacaklarını bilemiyorlar kısmen. girmektense, girmemeyi daha kolay görüp uyguluyorlar.
bu durum bile test oluyor insanlara.
he bu arkadaşın emeğinin karşılığı olarak verilmiş bir alfa özelliği olarak görüyorum.

mesela ben çok keskin davranmam, bu durumu hayatımda güzelce sindirebilmek adına kendimi geri tutarım.
hemen hüküm vermektense daha çok şahit olmak isterim hüküm vermek istediğim konuya ve bu yüzden suistimal edilmeye, kandırılmaya müsait oluyorum. bahaneleri gerçeklikten ayırabiliyorum ama aralarında ki kararı net bir şekilde verip, karşımdaki insana genellikle "korkak, cesaretsiz, bahanelerin arkasına sığınan bir insansın" demekten yada ona öyle davranmaktan geri duruyorum.

buraya kadar okuduysan, şu başlık altında konseptin ne olduğunu anladın zaten. he elzem değil, öyle keyif işi. biraz da ustanın birbiriniz hakkında ne düşünüyorsunuz tarzında başlık açması gibi de değerlendirilebilir çünkü bağlantılı.

"işin doğası bir takım olmayı sürdürmek ve zaman içerisinde alfa parçaları toplamaktan geçiyor yani..."

bu ve yazdığın örnek ödevde yer alan "takım olmadan alfa..." kısmını takım oyunuyla bağdaştırmıştım belli ki öyle bir niyetin yoktu fark etmedim. takım işi oluyor zaten, bir beta bile takıma destek veriyor bu arada çünkü kendisinin görevi maçı kazandırmak. yani o yüzden bir beta bile iş görecektir ama ben kim olduğumuzu umursamadan bir şeyler yapmak istediğim, laf kalabalığından da uzak olduğum için beraber bir şeyler yapmak istedim hazır sende bunu yapıyorken.
fakat benim odak noktam, yeni kişiler ve başlık üzerinde yine bir kitle edinmek ve kardeşlikte ki abilere iş çıkarmak :))
ve bu iş halledilirken bizde arada ayıklanalım bir şekilde iyi veya kötü.

yani şurada hepimiz bir şekilde analiz edilmişizdir ve yeniden bir farklı ortamda ortaya çıkacak bir seviyeden bahsediyorum.
org'da boksla alakalı bir yazı vardı, boks yapan bir alfayla boks yapmamış ve dövüşmeyi bilmeyen bir alfanın kavga anında ki tek ortak noktası alfanın getirisi olan sakinlik, gözü kara yada cesur davranmak, yönetebilmek ve yönetirken sakin kalabilmek felan ile boks bilenin ki kadar net olmayacaktır ve bu eskilere yeni bir fırsat verir baya göz önünde olarak ki şuan da bu fırsat ellerinde ama kullanmıyorlar. yeniler için de bu fırsatın değeri ve getirisi artacak diye düşünüyorum. yani bu sefer herhangi bir ürünün yarattığı etki gözle görülür olacağı için yol kısalabilir.

tyler gardas neye göre önde? tahminler: angaralı olan iki kişinin hemşeri ayağı diyenler şuku.

bende "gardashım" dedi diye angaralı mı oldun diyorum.
yesirawt: başlık kadar etkileyici, my7'nın eğoencesi kadar çekici olmadığı için eğlenceye, yazılara sadece göz gezdirdi.

birazdan derse geçicem, takım arkadaşı konusuna bakarım sonra.
pdf'i yollar mısın?
tamam bahsettiğin tarihten -130812- itibaren başlayacağım kontrol etmeye. aradığımız şey olumsuz bir yazı diyerek anladığımı bildiriyorum. düzeltirsin eksik, yanlış varsa.
onun dışında 109 olmuş abone sayısı, reklam felan girişmiştim baya artacak gibi duruyor.
isteyen olursa yorum felan yazarsa iyi olur. onun dışında şimdilik görüşürüz

yüzlerce kişiye ulaşması için yt üzerinden yardırıyorum. 95 abone oldu şuan.
yakında 200'de olucak fakat sorun şu ki, bu kişilerin abone olduktan sonra ne yaptığıyla ilgili bir kesin delilimiz yok.
ama hiç biri bot olmadığına göre birileri de girip bakacaktır felan olumlu olarak.
ben sana they call me alpha başlığı nick altından destek veririm kabul edersen beraber yaparız?
pdf'nin kontrol ettiğin kısımlarına cidden gerek var mı?
yani bunları yapan kişiler kim mesela yazıyor mu?
ya ben pdf üzerinden okumadım bu arada olabilir.

takım arkadaşı yazmışsın, nasıl olacak bu işlem?
takım oyunumuzu sadece yazışarak mı oynuyacağız?

alfanın alfalığını göstermesi için en azından öküz-tren ilişkisinden farklı bir işlem gerekiyordu ama, dünyada kimse kalmayınca alfa alfalığını mı kaybediyor?
o kısmı hatırlıyorsan söyler misin inceleyeyim daha iyi anlarım belki. ne diye aratayım yada dostum.

Ya bunu daha iyi anlayacağım bir gün olur muydu bilmiyorum. Fakat o tattan ne dediğini, felan baya anladım. şuan eve gidiyorum. İşten çıktım. Usta sen benim kardeşimsin ya.

Edit: bu yazıyı buraya getiren adama da yol arkadaşı denir. izleyenlere de hayalet felan diyor Kevser süresiyle kapatıyorum. Biraz öküz tren ilişkisi gibi oldu ama yok öyle bir şey müsait değilim. e biraz daha ciddi bir şey yapmak gerekiyor. sohbete katılmak da istiyorum. benim sebeplerim bunlar diğerleri neden katılmıyor bilemem dostum adamsın

Edit2: adamsın, kardeşimsin felan yazınca sanki bir an da dopamin elde edip yaşam sevincini tekrar keşfeden biri gibi patlama gözükebilir öyle bir şey de yok. Ama cidden tam okuduğumda beni kardeşlikle tekrar aynı cepheye zınk diye sokabilecek ve enerjisel olarak savaşma inancını tazeleyecek veya seviyene göre anlamsızca yaklaşabilecek bir yazıydı, benimki de özdeşleşme kısmı oldu. Neden gelmediğimi söyledim çünkü buradaki arkadaşın da değerli vaktini buraya harcayıp takım çağrısı yapması iyi bir iş ama buna karşılıksız kalmak iyi bir iş olmadığı için en azından buna dair sebeplerimi sunacak kadar anlayışı hak ediyor.

aslında amacım geçmiş halimden ziyade oradaki testler, manipülasyonlar falandı. edite katılıyorum ve hatta o gereken kısımlarda gerçekten gerekmiyor bazen.

bende katılıyorum göt kalkıklığı hastalıklı insanların azmasından falan kaynaklı. saf ego derken aslında yakışıklı olan birinin bunu ifade etmesinden bahsediyorsun. fakat enerji yakmak konusunda tam kavramış değilim.
şurdan başlıyayım: beta kendini yiyor?
o halde kendini yeme durumu ya iyileşmeyle yada hastalığa batmakla sonuçlanıyorsa, o halde kendini yeme durumu bir alfanın kendine kırılması, hatalı yanını görüp bu yanını fark edemediği için belirli enerji seviyelerine çekilip duygusal olarak yükselmesine benzetebilir miyiz?

öyleyse enerji dediğimiz şey de takım olarak bildiklerimizin ve düşünmekten kurtulduğumuz şeylerin alfanın istemesiyle ortaya saçılması denilebilir. derinleştikçe alfa frekansında kalma süresi uzuyor. böylelikle derinleşen her insan gittikçe daha kolay hallediyor problemleri.
çırak bağlama kısmına katılıyorum. islamda hendek savaşı iyi bir örnektir ona.
askerler içinde savaş, savaş psikolojisi felan. futbolcular için sıkı çalışmak gibi şeylere benziyor.

edit: hastalıklı insan değil de, semptomlarının ilerlemesine engel olmayan insan diyelim.

edit2: çıkıyorum ama uyumuyacağım 20 dakikaya check ederim burayı

tcma'yın bahsettiği o göt kalkıklığı var ya, çevresine bilgi aktarımı yaptığında, onu da bu yollarla çok ufaktan tatmış olabilirim diye his ediyorum. biraz da ondan bahseder misin?

bu göt kalkıklığının nasıl oluştuğunu ve yansıdığından, ve bir alfanın izleyeceği yoldan

hatta beni gören bir lavuk vardı takıldığım ortamda, ilk görüşünde beni aralarına katmak istediğini, bende potansiyel olduğunu açıkça söylemeden ifade etmişti herkesin yanından çekip. genç, sarışın mavi gözlü bir abiydi ve kütlesi de iyiydi.
fakat manevi olarak onu red ettiğim için zamanla beni umursamamaya ve bu umursamazlığı içten bir siklemeyişe döndürmüştü. normal gibi gelebilir ama normal bir hareket değildi. fark ettim ki insanlar bir yerden sonra kaldıramıyordu beni.

bende de şöyle durumlar vardı:

hırslarımdan dolayı insanlarla bir iletişime geçtiğimde otomatik olarak gözlerimden etrafa saçılan bir enerji, özgüven vardı.
bu sayede anlattığım şeyler en basitinden yaşım, okulum, maddi durumlarım süpermiş gibi gelir hiç bir problemim olmadığını sananlar olurdu. özellikle halk arasında ilgimi çeken kişiyle konuşmaya çok sıradan başlamak adına otomatik olarak uyguladığım bir ilkel tarafım vardı: yanımdaki erkekle bir sohbet başlatıp, sohbeti ifadelerimden dolayı kaliteli olduğunu ve önemli biri olduğumu, dikkatleri topladığımı insanlara hem fiziksel hemde manevi olarak mesajını verir sonrasında çok basit bir soruyla "metro konusunda şanslıyımdır, hiç beklemem" gibi ifadeyle de iyi sohbetler yapıyordum dişilerle.
bir gün birine 2 dakika içinde şunu dedirtmiştim "gidiyorsun, hayatımda gördüğüm en garip erkeksin" bu cümle öncesinde ise "evet gitme zamanı, erkeğin gidiyor" erkeğin? iki dakika oldu evet evet diye karşılık vermişti.
bende bunun yine hırslarımdan dolayı kaynaklandığını bilip, sıradan bir şekilde çıkmıştım metrodan.
içimde ise buruk bir tebessüm, doyumsuz bir ruh hali.

yada sohbet ederken gözlerim çok keskin ve ortamı kontrol eder şekilde olduğunda, kullandığım mimiklerimi insanlara öyle bir pazarlıyordum ki yaşımdan dolayı komik gelmesine rağmen diğer yandan dediklerimin etkisi üzerlerinde huşu yaratıyordu o an için ve saygı duyuyorlardı yada garip gözlerle beni süzüp, anlamlandıramıyorlardı.
veya girdiğim ortamlarda ki yine o hırsımdan doğan keskin, iyilik dolu tehlikeli bakış sayesinde ilgileri üzerime toplayıp, koca bir adam gibi etki bırakıyordum sesimle bile insanlar üzerinde.

başlık için uygundur diye düşünerek yazıyorum şunların hiç biri yok şuan.
ilgimi çekmiyor artık. ilgimi çeken dişiyle artık soğuk veya nispeten daha sıcak bir ifadeyle naber diyerek giriş başlatmak daha uygun geliyor.
yada ortama girdiğimde keskin bakışlar, yüksek enerjiyi korumak adına mükemmeliğini son derece kabul eden bir yapı yerine bunlardan ziyade sade bir bakış, sıkılan bir zihin felan.

mesela insanlara özellikle din konusunda bir şeyler anlatırdım ve anlatımlara karşı çıkanların hepsinde özellikle bilenlerinde: tahrik ve aşağılanma hissi vardı.
tahrik oluyorlardı çünkü sesimle, mimiklerim ve oturuşumla anlatışımla ve sorduğum yöneltici sorularla insanlar benim oranın hakimi olduğumu biliyorlardı yada bilmeseler bile öyle olduğumu düşünüp ses çıkartamıyorlardı.
ses çıkaranlar ise dediğim gibi tam bir beta kafasında olanlardı ve bunları da ortamda dalga konusu yapıyordum söyledikleri argümanlara verdiğim rahat, olumlu ve çözüm odaklı ama aynı zamanda süper bir anlatım ve gözden fırlayan hissiyatlar ile oluyordu ki, bu bana nefret, çekememezlik kazandırıyordu ve aynı zamanda hiç farkında olmadan bir teste dönüşüyordum insanları azdıracak yada iyileştirecek bir yapı olarak.

kendine güvenen rahat insanlarla ise eğer bu durumu onlara yakıştıramadıysam girer, ilgiyi üzerime toplar ve ortamdan çekilir o kendine güvenen rahat tiple gram konuşmayıp, konuşsam bile onu siklemediğimi yeri gelir cevaplarını duymamazlıktan gelip başkasıyla konuşmaya devam etmek olarak, yada olabilir aynen diyip bir göz hareketi samimi bir ifade ile geçiştirme ile hayran kazanırdım.
hatta bu arkadaş, ismimi filan haykırıyordu beni gördüğünde.
hepimiz aynı şeyi yapıyorduk fakat benim yaptıklarım hepsinden değerli ve anlaşılır gidiyordu çünkü içinde hastalık barındırmadan doğrudan temiz bir nefsten, iyi bir amaçtan geliyorlardı ve böylece ya hastalıklı yada iyi bir dinleyici oluyorlardı veya en güzeli hiç denk gelmedim: dediklerimin değerini bilip, o yolda eğitime başlayanlar. kendini adayanlar.

ilgimi verdiğim bazı insanlar üzerinde bizzat ilgim test oluyordu. yani öyle bir ilgi veriyordum ki, bu ilgiyi ya baştan çıkarak bitirecek yada o da aynısını verecek ki iki ortak ilgiden güzel şeyler çıkacaktı.
ve arada ki farklar yine takındığım tavır ve mimiklerim sayesinde o kadar net belli oluyordu ki, hiç bir şey demeden gittiğimde bile siklemediğimi biliyordu konuştuğum kişi ve hatalı olduğunu his ediyordu.

metroda oturup kitap okurken bile bacaklarımı yerleştiriş ve etrafa ufak bakışlarım, kitabı okurken işaret parmağımın kitap üzerinde geziş şekli bile insanlara özellikle dişilere bana bakıp, bana da enerji sağlıyordu çünkü görebilecekleri en önemli potansiyel bende olduğunu biliyorlardı o an için ve bende buna hırslarımdan dolayı, keyif alarak son derece sakin olarak inanıyordum, biliyordum ve aksini de kabul etmiyordum.

iyi geceler dostum.

edit: insanlar hakkımda bir şey öğrenemezlerdi ben söylemediğimde, ve ona rağmen o bile yeterli oluyordu bana güvenmeleri için.
bazıları bundan dolayı bana fetocü falan demişti. kızın biri de öyle dedi ya hatırlıyorum, engelleyip 5 ay sonra gelmişti tekrar.
yaptığım şey süperdi, ama bu süper olmayan fakat yine de aynı etkilere maruz kalan benzer insanlarla konuşan kişiler ya fetocü yada belirli amaçlara hizmet eden menfaatçi insanlardı.
ve öğrenemediği şeyleri merak ederler ama sorsalar bile cevap vermediğimde bu durumu benim konumumdan dolayı asla kötülüğe çekemezlerdi. etrafımda uzun bir süre potansiyelli adam aramıştım din için. anlattıklarımı dinlemeyi hak etmeyecek adamlarla çok konuştum, hepsini de ikna edeceğimi düşünerek yaptım. her biri ufak ufak hayran olarak iletişim kurmaya devam etti benimle.
bildiğin süper bir şakirttim ya. baya hoca kıvamında takılan bir şakirt. fakat bu durumlara uzun süre dayanamadım.
çünkü artık kafamı kurcalayan başka bir düşünce vardı ve o düşüncenin peşinden gitmem gerekiyordu ve böylece ortamlardan soyutlandım.
ve soyutlandığımda ise ilk işim bu tarz yüksek bir karakteri kontrol etmeyi öğrenmek oldu ve uzun bir süredir de kullanmıyorum.
belki ilgiyi çekmiyorum, gözler parıldamıyor, süper ilişkiler kurmuyorum ama içim rahat.
insanlar için yapmadım bu yüksek karakteri, ilgimi çekiyordu ve keyif veriyordu ve bir alfa olarak yapıyordum.
ama sonra bir alfa olarak böyle bir şey ilgimi çekmemeye başladı ve dezavantaj olarak değil de, akılsızlar/yarım akıllı insanlar beni utangaç, suskun, özgüvensiz bile yorumladığı oluyordu. ve bende onların gözlerine gerçeğini bilen gerçekçi bir bakış ile görevimi yerine getirip yorum yapmadan devam ediyordum.

Dünden beri kafa olarak yoğunum, ve biraz düşünmem gereken şeyler var. linkler de bende yok. Rica etsem bunu benim yerime yapabilir misin? Bende admin hesabından sabitliyeyim konu başına.
Acilyeti yoksa bugün akşama doğru hallederim.

Dün öğlen işler yoğundu, sonrasında ise acil olan arapça metin yazma işlemi yaptım. sonra derse falan girdim zaten. 3, 4 saat sürüyor 10 dakika aralarla. Kafamda farklı bir şey daha vardı tüm bunlardan ayrı

bu uyanıp, uyanma konusunda kast edilen altın vuruş acaba bir kişinin doğrulara sadık kalması ve bunu yaparken de kendinde ki tüm şüpheleri ortadan kaldırmak da diyebilir miyiz?

my7 gibi olmayacağımız için, ortaya çıkacak etkinin de my7 tarzında olmasını beklemeden düşünürsek sanırım altın vuruşun bir kısmı üzerimizde işliyor zaten.
scorpe mesela, hiç uyarı falan atmıyordu kimseye. yani zakniin falanda öyleydi fark ettiysen.
bununda akılla gelen bir özellik olduğunu bildiğimize göre, e akılda alfayı çağırıyor. ama doğru akıl, erdemli ve ölçülü bir akıl: altın vuruş sahibi insanların özellikleri:
hayatı düzenli, keyifli, ciddi, samimi, hedefleri ve inancı var. umudu kolay kırılmaz, kolay pes etmez, yeterince hırslıdır.
hatalarını bilir ve bu eksiklerin psikolojik açıklamalarını bilip ona yoğunlaşır ve bu sayede korunur ve kimi zaman geri planda kimi zaman keyfince ön planda kalır ve saygısızlıkları asla kabul etmez ve aklıyla sorgular.
"tcma'yı da yolda tutan şey yaşadığı ve karşılaştığı iyilik ve kötülükleri, edindiği becerileri ve üstünlüklerinin aslında zaten normal, bir insana yaraşan bir şey olduğunu bilmesi ve bu sayede egonun onu ele geçirmesine izin vermeyip, olayları ve insanları en saf haliyle eleştirebilme, tanıyabilme ve test edebilme imkanıyla yüzleşti"

edit: hiç bir bilgiden kasıt acaba kişinin akılsızlığı olabilir mi?? ama akılsızlıkta alfaya ters bir şey olduğu için durum tecrübeyle ve yönetimle mi alakalı? hacıtyler'da altın vuruşun sürüyle zamanla olacağını ve böylece çevrenizin kafayı yemeyeceğini söylemesi geldi aklıma kanka

dostum bu konu belki de bildiğin gerekenleri yapmaktır? hayır bu adamı bu seviyeye getirende gerekenleri yapmaya odaklanmak ve bu sayede edindiğin o zihin yapının getirdiklerini karşılamak adına gösterdiğin çaba, düşünce bilinçaltı eşiği denilen bölge de bu sayede tamamen o zihin yapısını tamamiyle kabul etmek gibidir.

hacıtyler'ın sözüyle ustanın gelişimini birleştirdiğimde bunlar da olmayacak şeyler değil.

egoyu ekarte etme işi de zaten bu oluyor. yani ustanın bazı anlatımları, anlattığı şeylerin sanki çok üst noktalarda olduğunu işaret ediyor ama o keşfe gelmişizdir belki ama farkında değilizdir.
bir çok adam hacıyla beraber gelişiminin ne derece de olduğunu fark etti, aynı şey yani.

ya aslında ben şöyle düşünmüştüm dostum: kızla yaşanılan anılar hüzünlü geliyor çünkü yarım kalmış his ediyorsun.
yani tamamlanmış bir şeye üzülür müsün? iyi veya kötü önemli değil, olması gereken bir şeyin olduğunda oturup üzülmüyorsun diye söylemek istedim.
sabah gözlerini açtığında nasıl üzülüp, havalara sevinçten uçmuyorsan biriyle ayrılmak, yaşanılan şeyleri geride bırakıp sadece bir sonra ki ilişkin için kendine ders çıkartıp devam etmek dışında duygusal bir şey giriyorsa araya bence kişi, kızla henüz daha fazlasını yaşayabileceğine inanmak istediği içindir.

oturup bu kişinin bilinçsel farkındalığında bu kızla her şeyin olması gerektiği gibi olduğunu, insan olarak elinden geleni yaptığını ve geçmişi tersine çeviremiyeceğini "alfa frekansında" versek, siksen umursamaz bu olayı.
fakat olay şu oluyor bir zaman sonra: alfa frekansı sende fark etmeden daha fazla görülmeye başlıyor ve sende bu yüzden beta frekansına kaysan bile oturup böyle şeylerden muzdarip olmuyorsun.
olsan bile, bu durumdan kurtulmak da yine senin elinde olduğu için işin biraz zor olur gider will'in dediği gibi fitness tarzı bir şey yaparsın.
hatta acı çektiğinde bunu derinlemesine eleştirmeye çalış. bildiğin doğruları söyle kendine: "bu kız aldattı lan beni, yalan söyeldi bana? ben bununla niye olmak için üzüleyim bu insan kötü ya bir kere. ben bunu sevdim çünkü iyi sandım. evet yanıldım ama bu insan rol kesti bana" diyerek gerçekten karşındaki kişinin ne bok olduğunu ortaya serip hafiflersin.

fake it till you make it'de mümkündür aynen. ama uzun bir süreç bu. bence kişi oturup eleştiri yapsa hemen bir kaç günde çözülür ki kendi üstümde denedim bunu. ayrılmadan, kafada bitirdiğim bir ilişkim vardı ve bu durumda duygusal olarak baya rahatlamıştım o iki gün içinde kendime yapılan yanlışları hatırlatarak.

egon zarar görmedi aslında, fazlalıkları temizlendi. yetersiz görsün seni ne olabilir ki?
jeff bezos mesela, dicaprionun yanında manitasını kaptıracaktı adam. bu kiminle takıldığına bağlı bir şey problem seninle alakalı değil. aldatma kısmına engel olamazsın bu arada. aldatan her türlü aldatır.
kardeşlikte bile yetkililere kendini pazarlamış betalar var yani bu alemde oo aman aman.
ama işte insanlar belli ediyor ne yapabileceğini de biz görmek istemiyoruz genellikle.
bu yüzden prensipler önemli bir faktör.

bu arada konuyu çok beğendim nedense harika geldi

tam will'lik konu.

tüyo: beyin hayal ile gerçeği ayırt edemez ama yine de hayallerin nöral ağları harekete geçirdiğini varsayarsak, gerçeklikte ki şiddeti arttıran şey olayların gerçekten ciddi olarak içine çekmesi de dersek, eee?
hayallerimizi ya daha şiddetli hale getireceğiz, yada attığın linkte ki gibi alfa frekansındayken değil de sürekli olarak herhangi bir konuyu hayal dünyamızda yaşandığına olumlu yaklaşacağız ki zamanla bu yaklaşım gerçeğe dönecek ve çapalama tekniği ile his ettirdiği duygular bir süre içinde olumsuzluktan gidecek.

kızla yaşadığın anılara üzülme sebebin nedir? biri yazarsa süper olur. mesela yesirawt kankamızdan bekliyorum. alive de olabilir. kökü ateşe dayanan herif bu soruların hepsine cevap atacaktır kesin.

#1194, fikirleriyle uğraşma kısmını terk etmelerinin sebebi ne? bunları yeterince düşünüp çözmeye çalıştılar mı yoksa ilk sancıda hissiyatları mı istiyorlar. yani burada arkadaşın bahsettiğini doğru anlamak gerekiyor.
bazılarını böyle gördüğümde yazmıyorum ki okuyan zayıf akıllı nüans kaçırıp elensin ama yardımcı olmakta istiyorum.
fikirleri siktir edip dumbell kaldıralım deme evresinde bile akıl ve fikirlerin üstüne düşünmek var.
ama bazı düşünceler istemsizce gelebilir, kafayı gereksiz kurcalar ve böylece düşünmeden uzaklaşacağın ve fiziksel bir şeyler yapıp ürün koyduğun veya yolun sonunda koyabileceğin bir şeye odaklanırsın.
meditasyon bile olur. neyse fırsattan istifade yazmak istedim şimdi derse çıkıyorum.
benim vücüt tipi şuan ekomorf felan ismi neyse ama üç ay sonra mezomorf falana geçiyorum.
yüz dumbell'a vücut tipi değiştirilir.