ilk 705'de Bağdat'ta kurulur. 800'de Kahire'de ve 1270'te Şam'da kurulan hastaneler vardır.
zihinsel hastalıklar hastanesi
900 dönemi, Ahmed bin Sehl el-Belhi zihinsel hastalık ve onun fiziksel ve psikolojik nedenleri hakkında yazar.
Razi, kayda geçmiş ilk psikoterapi uygulamasını yapar.
Razi, kayda geçmiş ilk psikoterapi uygulamasını yapar.
850'de ise Ali bin Sehl Rabban el Tabbari, zihinsel hastaları tedavi etmek için klinik psikiyatri fikrini geliştirir.
1025, İbn Sina Tıp külliyatı, halüsinasyonlar, cinnet, uykusuzluk ve demans dahil bir çok zihinsel durumu anlatır.
sevgili okuyucuya bırakmakta istekli olsam bile fark edilmemesi muhtemel olan bir durumu bağlantı ile paylaşacağım.
salatı ikame, kuranın zihinsel yaklaşımı ve inananların samimiyetlerinde mevcut olan mutlak zihinsel sağlık üzre yola çıkıldığında pek şaşırtıcı olmayan bir hadise gibi gözüküyor.
bunlardan önce ise antik yunan filozoflarının psikoloji ile ilgileri ve fikir çıkartmaya, eklemeye çok müsait yorumları mevcut.
islam düşünürlerinin kendi dillerine kitap çevirdiğini de unutmamak gerekir.
salatı ikame, kuranın zihinsel yaklaşımı ve inananların samimiyetlerinde mevcut olan mutlak zihinsel sağlık üzre yola çıkıldığında pek şaşırtıcı olmayan bir hadise gibi gözüküyor.
bunlardan önce ise antik yunan filozoflarının psikoloji ile ilgileri ve fikir çıkartmaya, eklemeye çok müsait yorumları mevcut.
islam düşünürlerinin kendi dillerine kitap çevirdiğini de unutmamak gerekir.
hazır burası var farklı bir başlık açmayıp burdan devam ediyorum.
yiyecek gören köpeklerin salyaları akıyor ve bu esnada bir çan çalıyor.
bir süre sonra yemek olmasa bile bir pekiştirme olduğundan çan çaldığında salyalar tekrar salgılanıyor ve köpek yemek görmüşçesine bir duruma geçiyor.
bir insan için ise, ilk olarak tcma doğru hareket/yaklaşım yapan flörtlerine fiziksel temas ettiğini hatırlayalım.
bir insan için ise pekiştirme fikriyle ödül ile devam edilen bir davranış, hareket ödül ile sürekli tekrar hale gelecektir muhtemelen.
bunun iki yolu var gibi duruyor. ya kişi ödül ile tekrarlayıp sürekli aynı harekete başvurmak zorunda kalacak ödül için.
yada kişi ödülün gerçekten bu davranışta olduğunun bilincine vardırılıp, önceki hareketi/yaklaşımının en azından yanlış olduğuna ya inandırılacak yine yada inanması için bilinçli yaklaşımı yapabilecek donanım ateşlenecek.
başlık üzerinden gitmek istiyorum şuan çünkü ya hepimiz köpeklerin üzerinde yapılan çan deneyi gibi bir durumdayız.
ilk etapta hepimize köpek muamelesi çekmek yanlış değil.
ikinci etap köpeklikten nasıl çıkılır?
bu soruyu ben cevaplamayı kendime uygun bulmuyorum.
özet olarak dört etap: idrak, duygu, genetik aktarım/biyoloji, dışşal/dünya
kendim hakkında bir süredir donuk olduğumu düşünüyorum, muhtemelen çan ve yemek umrumda değil.
fakat kardeşlik içinde donuk kalır mıyım bilmediğim için uzun vadeli olan bir şey gibi bahsedemeyeceğimden bir söz paylaşıp geçeyim.
"sağlıksız bir toplumda, biraz sağlıklı olmak sağlıklı olmayı göstermez"
yani, sağlıksızlar ile kendimi kıyas edemediğim ve sağlıklı olanlarla ise aynı ortamda bulunmadığım için kişiliğim, seviyem hakkında elimde olan tek veri, sağlıklı olanların beni hazır olduğumda kabul edeceği gerçeği dışında bir şey olamaz. sevgilerle, hakka aşık olmayanın aşka hakkı olur mu:)
yiyecek gören köpeklerin salyaları akıyor ve bu esnada bir çan çalıyor.
bir süre sonra yemek olmasa bile bir pekiştirme olduğundan çan çaldığında salyalar tekrar salgılanıyor ve köpek yemek görmüşçesine bir duruma geçiyor.
bir insan için ise, ilk olarak tcma doğru hareket/yaklaşım yapan flörtlerine fiziksel temas ettiğini hatırlayalım.
bir insan için ise pekiştirme fikriyle ödül ile devam edilen bir davranış, hareket ödül ile sürekli tekrar hale gelecektir muhtemelen.
bunun iki yolu var gibi duruyor. ya kişi ödül ile tekrarlayıp sürekli aynı harekete başvurmak zorunda kalacak ödül için.
yada kişi ödülün gerçekten bu davranışta olduğunun bilincine vardırılıp, önceki hareketi/yaklaşımının en azından yanlış olduğuna ya inandırılacak yine yada inanması için bilinçli yaklaşımı yapabilecek donanım ateşlenecek.
başlık üzerinden gitmek istiyorum şuan çünkü ya hepimiz köpeklerin üzerinde yapılan çan deneyi gibi bir durumdayız.
ilk etapta hepimize köpek muamelesi çekmek yanlış değil.
ikinci etap köpeklikten nasıl çıkılır?
bu soruyu ben cevaplamayı kendime uygun bulmuyorum.
özet olarak dört etap: idrak, duygu, genetik aktarım/biyoloji, dışşal/dünya
kendim hakkında bir süredir donuk olduğumu düşünüyorum, muhtemelen çan ve yemek umrumda değil.
fakat kardeşlik içinde donuk kalır mıyım bilmediğim için uzun vadeli olan bir şey gibi bahsedemeyeceğimden bir söz paylaşıp geçeyim.
"sağlıksız bir toplumda, biraz sağlıklı olmak sağlıklı olmayı göstermez"
yani, sağlıksızlar ile kendimi kıyas edemediğim ve sağlıklı olanlarla ise aynı ortamda bulunmadığım için kişiliğim, seviyem hakkında elimde olan tek veri, sağlıklı olanların beni hazır olduğumda kabul edeceği gerçeği dışında bir şey olamaz. sevgilerle, hakka aşık olmayanın aşka hakkı olur mu:)
son olarak, bir güçten bahsedeceğim. belki donukluk ile birleşebilir.
eğer çok açık bir hedef olmadığı bir durum silsilesinde yapılan hiç bir iş, tespit, başarı yada insan tavlamak su içmek dışında bir işleme dönüşmeyecek. bunun en büyük örneklerinden biri mustafa kemal diyerek incelemenizi tavsiye ederim.
bu yüzden asla bir yerde kalamıyorum ufak çaplı eğlenceler dışında.
kendimden örnek vermek istedim konuya destek olması için.
muhtemelen mustafa kemal'de dünyada barışı sağlasaydı yine aynı şekilde hiç bir şey his edememenin arkasında yatan bu basitlik, normallik ile daha fazlasına gidenlerden olacaktı.
his edememek aslında bir başarısızlık değil genel olarak. bir insan neden gülmez? derdi vardır.
dert haktan olunca, dermanda haktan gelince kişi içgüdüsel olarak hakka yönelmekten ve hizmet etmekten başka bir şeyi düşünemez hale gelir.
doğru olduğuna inanıyorum ki mustafa kemal ismet paşaya "bu kafayı durduramıyorum" demişti bir gün.
yine aras'ın oynadığı mustafa kemal filminde çok net görebileceğiniz şeyler var.
insanların çoğunluğu görsellik ile daha kolay öğrendiği için böyle bir ibret, bağlantı kurma fırsatını sizlere şiddetle tavsiye ederim.
filmden bir olay aktarayım. hatta sahneyi bulursam atayım. sahnenin sonunda gelen tepki anlık olmayıp, yıllardır gözlemlenen ve çok ciddi yerlere doğru giden bir yolun iç dünyada kişiyi sürekli meşgul etmesinden falan geliyor ya neyse devam etmeyeceğim. yoruma ve inşa etmeye açık olsun.
eğer çok açık bir hedef olmadığı bir durum silsilesinde yapılan hiç bir iş, tespit, başarı yada insan tavlamak su içmek dışında bir işleme dönüşmeyecek. bunun en büyük örneklerinden biri mustafa kemal diyerek incelemenizi tavsiye ederim.
bu yüzden asla bir yerde kalamıyorum ufak çaplı eğlenceler dışında.
kendimden örnek vermek istedim konuya destek olması için.
muhtemelen mustafa kemal'de dünyada barışı sağlasaydı yine aynı şekilde hiç bir şey his edememenin arkasında yatan bu basitlik, normallik ile daha fazlasına gidenlerden olacaktı.
his edememek aslında bir başarısızlık değil genel olarak. bir insan neden gülmez? derdi vardır.
dert haktan olunca, dermanda haktan gelince kişi içgüdüsel olarak hakka yönelmekten ve hizmet etmekten başka bir şeyi düşünemez hale gelir.
doğru olduğuna inanıyorum ki mustafa kemal ismet paşaya "bu kafayı durduramıyorum" demişti bir gün.
yine aras'ın oynadığı mustafa kemal filminde çok net görebileceğiniz şeyler var.
insanların çoğunluğu görsellik ile daha kolay öğrendiği için böyle bir ibret, bağlantı kurma fırsatını sizlere şiddetle tavsiye ederim.
filmden bir olay aktarayım. hatta sahneyi bulursam atayım. sahnenin sonunda gelen tepki anlık olmayıp, yıllardır gözlemlenen ve çok ciddi yerlere doğru giden bir yolun iç dünyada kişiyi sürekli meşgul etmesinden falan geliyor ya neyse devam etmeyeceğim. yoruma ve inşa etmeye açık olsun.
fakat gördüğüm kadarıyla bu his edememek diye tarif ettiğimiz durum pek çok çırak tarafından bir lanet gibi anlaşılmakta.
halbuki bu yolun değerini ve insanın nereye yönelirse yönelsin hiç bir deneydeki köpek pozisyonuna düşmeyecek olmasıyla müthiş bir kaynaktır.
hiç bir şeyin vazgeçilmez, her şeyin mübah olabileceğini şimdi anladın mı ölü adam?
"alfayı istemiyorum, alfayı alıp hizmet etmenin en kaliteli yolunu istiyorum" diyen çırak şimdi kendini belli etmiştir.
zaman, mekan, sevgi, can, aile her şeyin vazgeçilebilir kılan şeyin aslında mukaddes olanın tecili olan şu his edememek mi lanettir yoksa bakış açısındaki kusurun kendisi değil midir lanet. bence öyle tavsiye ederim
halbuki bu yolun değerini ve insanın nereye yönelirse yönelsin hiç bir deneydeki köpek pozisyonuna düşmeyecek olmasıyla müthiş bir kaynaktır.
hiç bir şeyin vazgeçilmez, her şeyin mübah olabileceğini şimdi anladın mı ölü adam?
"alfayı istemiyorum, alfayı alıp hizmet etmenin en kaliteli yolunu istiyorum" diyen çırak şimdi kendini belli etmiştir.
zaman, mekan, sevgi, can, aile her şeyin vazgeçilebilir kılan şeyin aslında mukaddes olanın tecili olan şu his edememek mi lanettir yoksa bakış açısındaki kusurun kendisi değil midir lanet. bence öyle tavsiye ederim
açık hedef olmadığı taktirde psikolojik olarak bir insana yaklaşmanın en yolu hümanizm ile birleştirilmiş gerçeklerdir.
hümanizm yaklaşımı kişinin kendini nasıl gördüğü, motivasyonları, içsel dünyası ve kendince inandığı doğruların araştırılması ile olur.
hümanizm ile harmanlanmış bir sohbette kişiye doğru gösterilmeye ve aktarılmaya çalışılır. yada zorunlu çevrede ona fiziksel eylemler ile yoğun ilgisizlikten gelen duygusal olarak bir ayrıma bırakmaktır.
mesela bir kadının hatalı davranışından yada köpeğin yanlış hareketinden dolayı ona sırt çevirip ilgiyi kesmek ve istediği şeyden onu mahrum bıraktıktan sonra ne yapacağını gözlemlemek veya ona ne yapacağı yolu kendi içsel dünyasında anlayabileceği altyapıyı sağlayıp uzaklaşmak yine yada o kişinin o altyapıyı kendi hazırlamasını beklemektir.
işte bu dediğim tüm insan ilişkileri, başlık kişi ilişkisi, kardeşlik ve geride kalan kişilerin bir durumudur.
muhtemel olarak kardeşlik-çırak ilişkisinde bu dediğimi görmek şaşırtmamakla birlikte, çok nadir olabilecek durumlardır.
hümanizm yaklaşımı kişinin kendini nasıl gördüğü, motivasyonları, içsel dünyası ve kendince inandığı doğruların araştırılması ile olur.
hümanizm ile harmanlanmış bir sohbette kişiye doğru gösterilmeye ve aktarılmaya çalışılır. yada zorunlu çevrede ona fiziksel eylemler ile yoğun ilgisizlikten gelen duygusal olarak bir ayrıma bırakmaktır.
mesela bir kadının hatalı davranışından yada köpeğin yanlış hareketinden dolayı ona sırt çevirip ilgiyi kesmek ve istediği şeyden onu mahrum bıraktıktan sonra ne yapacağını gözlemlemek veya ona ne yapacağı yolu kendi içsel dünyasında anlayabileceği altyapıyı sağlayıp uzaklaşmak yine yada o kişinin o altyapıyı kendi hazırlamasını beklemektir.
işte bu dediğim tüm insan ilişkileri, başlık kişi ilişkisi, kardeşlik ve geride kalan kişilerin bir durumudur.
muhtemel olarak kardeşlik-çırak ilişkisinde bu dediğimi görmek şaşırtmamakla birlikte, çok nadir olabilecek durumlardır.
hümanizm ile harmanlanmış bir sohbetin nasıl olacağını merak ediyorsanız, en düşük örneğini testo taylan ev ziyaretlerinde bulabilirsiniz. burada testo açıkça bir şeyi yanlışlamak ve doğrulamaktan uzak yada kişinin inandığı şeye asla karışmayarak yapıyor olsa bile zaten ziyaret edilen kişiler yanlışı direkt seçen ve onu doğru olarak görenler oluyor. zihinsel aktarım dile gerek olmadan yapılabilen bir durum olduğundan bu örneği incelemenizi öneririm.
kadir hoca-testo ilişkisi de bana ibret gibi gelmekte.
elbette size gelmeyebilir, bundan dolayı farklılaşmaya açık bir konu.
kadir hoca-testo ilişkisi de bana ibret gibi gelmekte.
elbette size gelmeyebilir, bundan dolayı farklılaşmaya açık bir konu.
bunun için yeni başlık açmayı uygun bulmuyorum.
günlük hayatta yaptıklarınız, siz aksini söyleseniz bile amaçlarınızdan ve kendinize yakıştırdığınız şeylerden ibarettir diye tekrar hatırlatmak isterim.
"tamamen ayrıyız...
tek fark, amaçlarımızın kesişiyor olması..." tüm olay budur.
mustafa kemalin siyasi, diplomatik kararları, verdiği kararların zamanına göre gereksiz riske girmeden ama çok riskli olmasından dolayı çok sağlam kazıklara çakılarak ilerlediği, halkın zihniyetini istediği yöne çekebilmek adına şartları ayarlaması iyi bir ibret.
kardeşlik planlarına yorum yapmak istemem ama henüz daha çok önceden osmanlılık yolunu değil, millet yolu olarak tayin ettiği devletin akıbetini ilmek ilmek işlemesine ve şartların lehine döne döne bu temelin atılması hiç şaşırtıcı değil.
hatta hilafet makamının devletin önüne geçeceğini sezdiğinde yine hilafet makamının zamanında yaptığı ayaklanmalar üzerinden halkı teskin etmesi ve makamı kaldırma süreci müthiş.
günlük hayatta yaptıklarınız, siz aksini söyleseniz bile amaçlarınızdan ve kendinize yakıştırdığınız şeylerden ibarettir diye tekrar hatırlatmak isterim.
"tamamen ayrıyız...
tek fark, amaçlarımızın kesişiyor olması..." tüm olay budur.
mustafa kemalin siyasi, diplomatik kararları, verdiği kararların zamanına göre gereksiz riske girmeden ama çok riskli olmasından dolayı çok sağlam kazıklara çakılarak ilerlediği, halkın zihniyetini istediği yöne çekebilmek adına şartları ayarlaması iyi bir ibret.
kardeşlik planlarına yorum yapmak istemem ama henüz daha çok önceden osmanlılık yolunu değil, millet yolu olarak tayin ettiği devletin akıbetini ilmek ilmek işlemesine ve şartların lehine döne döne bu temelin atılması hiç şaşırtıcı değil.
hatta hilafet makamının devletin önüne geçeceğini sezdiğinde yine hilafet makamının zamanında yaptığı ayaklanmalar üzerinden halkı teskin etmesi ve makamı kaldırma süreci müthiş.
mesela şöyle bir durum daha var onu paylaşayım.
mustafa kemal son ana kadar osmanlı askeri olarak kalmaya devam ediyor ve onaylamadığı hatta içsel olarak devam etmesini uygun bulmadığı bir yönetim sahibi osmanlı hanedanlığını temsil etmekten geri durmuyor.
ve o an gelene kadar osmanlı üniforması altında pek çok savaşlara katılıp, hizmet etmeye devam ediyor.
amacını o zaman belirlememiş olsa bile kendisi bir hizmeti, giydiği ve temsil ettiği kurumdan üst görmekte.
hayat seni erkek olmaya zorlar diyen kızı hatırlayın ustaya mesela.
tam bir assasin ya bu adam. şarapnel parçasının o saatten sekmesi felan tam tcma'yın popüler olduğu dönemde iron man filminde senaryonun belirli yerlerinin başlığa çok dönük ve uyumlu olmasıdır.
mustafa kemal son ana kadar osmanlı askeri olarak kalmaya devam ediyor ve onaylamadığı hatta içsel olarak devam etmesini uygun bulmadığı bir yönetim sahibi osmanlı hanedanlığını temsil etmekten geri durmuyor.
ve o an gelene kadar osmanlı üniforması altında pek çok savaşlara katılıp, hizmet etmeye devam ediyor.
amacını o zaman belirlememiş olsa bile kendisi bir hizmeti, giydiği ve temsil ettiği kurumdan üst görmekte.
hayat seni erkek olmaya zorlar diyen kızı hatırlayın ustaya mesela.
tam bir assasin ya bu adam. şarapnel parçasının o saatten sekmesi felan tam tcma'yın popüler olduğu dönemde iron man filminde senaryonun belirli yerlerinin başlığa çok dönük ve uyumlu olmasıdır.
aşırı test olan bir şey sanırım bu bahsedeceğim konu ki son günlerimde artık bunun öyle olduğuna git gide yaklaşıyorum.
kardeşlik gibi bir grubun amaçlarının sadece kendilerini korumak ve kendilerinden gelen soyu müdafaa etmekten ibaret olduğunu sanıyor musunuz? bu soru bireysel olarak içsel yolculuğumuzda bizi yönelten ikinci soruya nasıl cevap vereceğimizi şekillendirecek.
ikinci sual şu: bu zamana kadar artık biliyorsun ki yapabileceğin bir çok şey var. bu belirli güçlü meslek gruplarına girmemek için tek yapman gereken derslere çalışmamak ve bu konuyu basitçe halledebileceğini varsayıyorum.
çünkü şu tatmin olmama olayını her gün tekrar tekrar yaşıyorsun ve hayatını sadece oyalanmayı seçmek ile yönlendireceğini fark ettin. ne ile oyalanmak istiyorsun? seni diğerlerinden ayıran şey bu
ve seçimlerin bir nebze daha akla, mantığa, adaba uyuyor diye alfa olmadığına göre? kendimizi yüceltmemize gerek yok.
bundan dolayı
oyalanmayı seçtiğin şeyin seni ve aileni ilerletecek olmasını mı istiyorsun?
yoksa tek başına bu yolda güçlü olmak mı istiyorsun?
bilmiyorum ya fikir sadece bu ama biz altair değiliz, saklamamız gereken pek çok şey olabilir ama elma/apple yok elimizde düşmana veya başkasına ulaştığında dünyayı mahvedecek.
zaten mahvedilen, ezilen, suistimal edilen, yakıp yıkılan, öldürülen, uyutulan, beslenme/maddiyat ile köşeye sıkıştırılıp hakikati görme süresini azaltmaya çalışmasın diye engeller var iken, yani vatan millet sakarya abi ya daha ne uzatıyoruz.
eğer sende içsel olarak buna benzer bir şeylerin var olabileceğini ve kendini buna itmen gerektiğine inanıyorsan buyur.
kardeşlik gibi bir grubun amaçlarının sadece kendilerini korumak ve kendilerinden gelen soyu müdafaa etmekten ibaret olduğunu sanıyor musunuz? bu soru bireysel olarak içsel yolculuğumuzda bizi yönelten ikinci soruya nasıl cevap vereceğimizi şekillendirecek.
ikinci sual şu: bu zamana kadar artık biliyorsun ki yapabileceğin bir çok şey var. bu belirli güçlü meslek gruplarına girmemek için tek yapman gereken derslere çalışmamak ve bu konuyu basitçe halledebileceğini varsayıyorum.
çünkü şu tatmin olmama olayını her gün tekrar tekrar yaşıyorsun ve hayatını sadece oyalanmayı seçmek ile yönlendireceğini fark ettin. ne ile oyalanmak istiyorsun? seni diğerlerinden ayıran şey bu
ve seçimlerin bir nebze daha akla, mantığa, adaba uyuyor diye alfa olmadığına göre? kendimizi yüceltmemize gerek yok.
bundan dolayı
oyalanmayı seçtiğin şeyin seni ve aileni ilerletecek olmasını mı istiyorsun?
yoksa tek başına bu yolda güçlü olmak mı istiyorsun?
bilmiyorum ya fikir sadece bu ama biz altair değiliz, saklamamız gereken pek çok şey olabilir ama elma/apple yok elimizde düşmana veya başkasına ulaştığında dünyayı mahvedecek.
zaten mahvedilen, ezilen, suistimal edilen, yakıp yıkılan, öldürülen, uyutulan, beslenme/maddiyat ile köşeye sıkıştırılıp hakikati görme süresini azaltmaya çalışmasın diye engeller var iken, yani vatan millet sakarya abi ya daha ne uzatıyoruz.
eğer sende içsel olarak buna benzer bir şeylerin var olabileceğini ve kendini buna itmen gerektiğine inanıyorsan buyur.
insanın yuva kurmayı canı çekiyor olabilir ama iki yolun olduğu zaman evlenmeyi seçeceğimi düşünmek bile istemiyorum.
artık hayatımda tek olduğumu, hayatıma birini almanın bana vicdani sorunlar yarattığını gözlemliyorum.
bu vicdan-i hassasiyetin temelinde bulduğum bir insanın kıymetli olan duygusal/zihinsel ve sadakat yönlerini blacktyler ile yaşaması, ve henüz daha ben bile belli değilken onu belli olmayan bir yola inandırmak hoş gelmiyor diye gözlemledim yine kendi üstümde.
ve bu yüzden artık temas etmeyi geçtim, çok basit sohbetler yapabiliyorum. önceden bunu yapsam, kendime muhabbet etmeyi bilmiyorum diye tespit atacağım bir durumun şuan içsel olarak dışarıdaki bu basitliği bilmemezlikten/beceremiyor sohbet etmeyi tespitinden koruyor olması şaşırtıcı olmamakla beraber yeni keşif ettiğim bir durum bu sohbet konusu içinde.
bir süre geçtikten sonra içimdeki kayıtsız kalmamak adına sürekli bu durumu düşünüp, rahatsızlığımı arttırdığım konunun samimiyetine bakacağım. umarım amaçların kesiştiği bir dönemdir. neyin sabit kalması gerektiği ve neden neyin gidici olacağını bilen rabbim lütfen doğru yolda önderlerden kılar mısın beni?
dua ederken lütfen yapar mısın felan deyin bence ne lan öyle "allahım hikmet ver" "birader su ver" der gibi. neyse meşrep farkı dedik, içsel yaklaşımın önemi dedik geçtik. ama bence "lütfen verir misin, lütfen yardım eder misin" daha etkileyici deneyin.
artık hayatımda tek olduğumu, hayatıma birini almanın bana vicdani sorunlar yarattığını gözlemliyorum.
bu vicdan-i hassasiyetin temelinde bulduğum bir insanın kıymetli olan duygusal/zihinsel ve sadakat yönlerini blacktyler ile yaşaması, ve henüz daha ben bile belli değilken onu belli olmayan bir yola inandırmak hoş gelmiyor diye gözlemledim yine kendi üstümde.
ve bu yüzden artık temas etmeyi geçtim, çok basit sohbetler yapabiliyorum. önceden bunu yapsam, kendime muhabbet etmeyi bilmiyorum diye tespit atacağım bir durumun şuan içsel olarak dışarıdaki bu basitliği bilmemezlikten/beceremiyor sohbet etmeyi tespitinden koruyor olması şaşırtıcı olmamakla beraber yeni keşif ettiğim bir durum bu sohbet konusu içinde.
bir süre geçtikten sonra içimdeki kayıtsız kalmamak adına sürekli bu durumu düşünüp, rahatsızlığımı arttırdığım konunun samimiyetine bakacağım. umarım amaçların kesiştiği bir dönemdir. neyin sabit kalması gerektiği ve neden neyin gidici olacağını bilen rabbim lütfen doğru yolda önderlerden kılar mısın beni?
dua ederken lütfen yapar mısın felan deyin bence ne lan öyle "allahım hikmet ver" "birader su ver" der gibi. neyse meşrep farkı dedik, içsel yaklaşımın önemi dedik geçtik. ama bence "lütfen verir misin, lütfen yardım eder misin" daha etkileyici deneyin.
Eğer küçükse ateş; rüzgar onu kolay söndürür. Şayet büyükse; büyütür de büyütür.” Mevlana.
Bakınız o inananlar karşılarında düşmanları görünce işte bu allah ve Resulün bize vaad ettiğini şeydir.
Allah ve Resulü doğru söyledi dediler.
utanırım bir başkasının gözünde olduğumdan fazla görünmekten. o yüzden tedbiri elden bırakmamak gerek, hakikat ehli derki: hakkın olduğu yerde enaniyet olmaz.
şimdi ustanın neden ben kardeşliğin sahibi değilim diyip devamında güç zehirlenmesi yaşayan bir lider olabilirim dediğini daha iyi anladık geçtik.
Hani kelam ehline söylenir, altın eşeğe verilmez. bakma insanlara yakuta taş derler. yakuta sorsan fena fillah der. Her söz ehlinden gelmez, ama gelenlerde muhakkak ehil olanlarda vardır.
remastered, toplama bilgisayar, toplama araba, modifiye, parça değişimi. özet.
Bakınız o inananlar karşılarında düşmanları görünce işte bu allah ve Resulün bize vaad ettiğini şeydir.
Allah ve Resulü doğru söyledi dediler.
utanırım bir başkasının gözünde olduğumdan fazla görünmekten. o yüzden tedbiri elden bırakmamak gerek, hakikat ehli derki: hakkın olduğu yerde enaniyet olmaz.
şimdi ustanın neden ben kardeşliğin sahibi değilim diyip devamında güç zehirlenmesi yaşayan bir lider olabilirim dediğini daha iyi anladık geçtik.
Hani kelam ehline söylenir, altın eşeğe verilmez. bakma insanlara yakuta taş derler. yakuta sorsan fena fillah der. Her söz ehlinden gelmez, ama gelenlerde muhakkak ehil olanlarda vardır.
remastered, toplama bilgisayar, toplama araba, modifiye, parça değişimi. özet.
Zihinlerde azametin tespitini yapmak gerek, allah eyvallah diyip hamd etmek gerek.
onlar iyi olduklarını iddia edecekler, savaşa istekli gibi görünecekler, başlarına bir lider isteyecekler, diyecekler ki eğer dünyaya tekrar dönersek doğru yola gireceğiz ve sözünden çıkmayıp bizi saptıranların yolundan gitmeyeceğiz derler tefsiren. ne yazık bizlere.
ağlayacağımız yerde gülmemekte bir şeydir en azından ağlamak gelmiyorsa sırrı hakikatten.
"öyle sırlar var ki arar durursun ömrün boyunca.
gösterdiğin çaba ve liyakate göre bulduğunu zannedersin.
ne zaman ki vazgeçersin, dalarsın dünya işlerine, işte o vakit sana gelir tüm o aradığın sırlar bir bir peşi sıra.
insanlar buna mucize derler. sen ise saklarsın yüreğinde.
ne aradığını bilene bir çiçeğin akşam vakti örtünüp sabah güneşiyle yapraklarını olabildiğince açması bile yeter.
ne zaman ki gölgen vazgeçmiştir peşinde olmaktan, güneş olması gereken en yüksek yerdedir, sırrın sır olmadığını anladığın vakit işte olman gereken en iyi vaziyettesindir ." Hallac-ı mansur olması lazım.
onlar iyi olduklarını iddia edecekler, savaşa istekli gibi görünecekler, başlarına bir lider isteyecekler, diyecekler ki eğer dünyaya tekrar dönersek doğru yola gireceğiz ve sözünden çıkmayıp bizi saptıranların yolundan gitmeyeceğiz derler tefsiren. ne yazık bizlere.
ağlayacağımız yerde gülmemekte bir şeydir en azından ağlamak gelmiyorsa sırrı hakikatten.
"öyle sırlar var ki arar durursun ömrün boyunca.
gösterdiğin çaba ve liyakate göre bulduğunu zannedersin.
ne zaman ki vazgeçersin, dalarsın dünya işlerine, işte o vakit sana gelir tüm o aradığın sırlar bir bir peşi sıra.
insanlar buna mucize derler. sen ise saklarsın yüreğinde.
ne aradığını bilene bir çiçeğin akşam vakti örtünüp sabah güneşiyle yapraklarını olabildiğince açması bile yeter.
ne zaman ki gölgen vazgeçmiştir peşinde olmaktan, güneş olması gereken en yüksek yerdedir, sırrın sır olmadığını anladığın vakit işte olman gereken en iyi vaziyettesindir ." Hallac-ı mansur olması lazım.
çekinmeyesin ey sevgili, karanlık dediğin aydınlığın habercisidir eğer bilirsen.
çukura düşen oradan çıkamasa dâhi orayı güzelleştirmeye de bakmalı mah yüzlü sevgili.
içim buz tutmuş, şemsimi arar dururum...
nereye gidersin derler?
hiç bir yerde olan, bir yere gidebilir mi?
zakir olmakta atlamaya yetmez.
şakir gibi yaşamakta istemem.
arar dururum yhauw
aminakoyum ne kadar çok farklı yazar okuduysam toplama bilgisayar gibi çıkıp duruyor. tovbe tövbe estağfurullah
çukura düşen oradan çıkamasa dâhi orayı güzelleştirmeye de bakmalı mah yüzlü sevgili.
içim buz tutmuş, şemsimi arar dururum...
nereye gidersin derler?
hiç bir yerde olan, bir yere gidebilir mi?
zakir olmakta atlamaya yetmez.
şakir gibi yaşamakta istemem.
arar dururum yhauw
aminakoyum ne kadar çok farklı yazar okuduysam toplama bilgisayar gibi çıkıp duruyor. tovbe tövbe estağfurullah
Büyük prens der ki: birlikte yürümen gerektiği kişiyle kendi yolunda yürürken karşılaşacaksın.
kendi yolu cümlesini "her şey mübahtır" gibi anlamamak lazım, ustanın cevapları başlığına bakmanızı öneririm daha iyi anlarsınız merak edenler için.
kendi yolu cümlesini "her şey mübahtır" gibi anlamamak lazım, ustanın cevapları başlığına bakmanızı öneririm daha iyi anlarsınız merak edenler için.
Dost bî pervâ felek bî-rahm ü devran bî-sükûn derd çoh hem-derd yoh düşmen kavî tâli zebûn
yapmaya çalışanlara en yakın olan bizlerin his ettiği ve yüz çevirmesi gereken şeylerle meşgul olmaya devam etmesi, gülmeyi ve iyi his etmeyi amaç edinmişlerle hiç bir şey yapılmayacağı çok açık.
eğer iyi his edemiyorsan, iyi his etmen gerekmediği içindir.
İyi his edemiyor olmak doğru olmamaktan gelirse doğru olmayı ise sabah işe gitmek, düzenli beslenip uyumak, kötü düşünmemek gibi basit şeylerle anlamlandırmış kişilerden fazlasını beklemek eksikliği ifşa eder.
yapmaya çalışanlara en yakın olan bizlerin his ettiği ve yüz çevirmesi gereken şeylerle meşgul olmaya devam etmesi, gülmeyi ve iyi his etmeyi amaç edinmişlerle hiç bir şey yapılmayacağı çok açık.
eğer iyi his edemiyorsan, iyi his etmen gerekmediği içindir.
İyi his edemiyor olmak doğru olmamaktan gelirse doğru olmayı ise sabah işe gitmek, düzenli beslenip uyumak, kötü düşünmemek gibi basit şeylerle anlamlandırmış kişilerden fazlasını beklemek eksikliği ifşa eder.
zihinlerde azameti tespit edemedikten sonra tesir edecek ne kelam, ne fizik bulunur.
kördür münkirin gözü
kördür münkirin gözü
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?