soru cevap 2

"Hacı dan öğrendiğim kadarıyla bazı kişiler sırf ustayla aynı ortamda olduğu için böbürlenme,ego kasma gibi durumlara girişmişti." Komik olay.
Biraz imkansız. yazıyı hatırlıyorsan kelimeden bulalım.
O zaman bir dönem kardeslikte bulunup şu sebeplere giren tiplerden, başlıkta sadece okuyup yazan tiplerin çoktan hiç bir insana hak ettiğinden fazla değer vermemeyi, hakikatin her şeyden ustun olduğunu idrak etmesi sevindirici.
Hacıtyler'ın emeği çok, bu durumu kendi başımıza da aşmamız beklenirdi eğer yazan olmasaydı ama kardeşlik aktarımı bu sayede tetikleyici oluyor.
Hayat tetikleyiciler, testler ve yönlendirme ile doludur ve sen hak ettiğin kadarını alırsın, düşündüğünü değil.

Yani mevzu daha derinleşti. işaretini usta veriyordu, gittikçe zorlaşacak diye.

Yazıyı buldum.
"sana şunu söyleyebilirim ki, hiçbir zaman istediğin türden bir mesaj olmayacak kardeşlik'e giriş için...
ve kardeşlik'e sonradan gelmek için ıkınan siz sürüngenler ise, asla kolay yoldan bir şey elde
edemeyeceksiniz...
buna izin vermeyeceğim...
sizden sonra gelenler ise, daha zor elde edecekler...
sonunda herkes istediğine kavuşacak ; evet...
fakat her şey çok zor olacak...
istediğiniz demokrasiyi yahut her şeyden haberdar olma olayını asla göremeyeceksiniz...
yaptığınız her şeyde, ağır testler olacak...
siz a yaparken, aslında x yapıyor olacaksınız ; ve acı ki, farkına dahi varamayacaksınız...
köpek gibi sürüneceksiniz ve gerçekliğinizin peşinden ; bir ışığın peşinden koşacaksınız...
sonunda ne mi bulacaksınız ?
en güzel kısım burası...
ben olmadan, hiçbir şey...
gerçek, işte bu..."

Gerçekliğiniz ve ışığınızın peşinden koşarken, istediğini alacaksın.

Yani öğrendiğin şeyler sana geri çekilmeyi, durmayi verebilir fakat günün sonunda tek yapman gereken tüm bunlar içinde en gerçekçi, en ışıklı yolu seçersin.
İlerlemenin şartı budur.
Şanslıysan, bilinçaltın bilmediğimiz -kardeşlik biliyor- sebeplerle çok sikilmediyse, hayat seni çok hızlı ulaştırabilir bu yönlerinle.
Zaten şans diye bir şey de yoktur.
Her şeyi tam anlamıyla açıklamayabilirsin, tam anlamıyla gösteremiyebilirsin ama bu seni doğru yoldan alıkoymaz. Biz my7 değiliz, belki de süper bir zekanın ne olduğunu hiç mi hiç bilmiyoruz ama bildiklerimiz mutlaka bizim korumamız, güvenmemiz ama gerektiği ilk an'da unutmamız gerekenlerin kendisidir.
Bazı şeylerde unutulmaz, sadece içi değişir yada gelişir.
Kısaca derinleşiriz.
Tüm bunlar aksi olmadığı taktirde vazgeçmiyeceğimiz, karakterin özüdür.
şanssız olanlar ise daha sert duvarlarla karşılaşırlar ve her zaman umut vardır.
Işık sadece öldüğünde yada çoktan yapılabilecek en ağır pislikleri yediğinde geri gelmemek üzere gizlenir.
Gizlenir çünkü sen artık onun çevresinde, yolunda değilsindir. Işık her zaman aynı yerdedir, peki sen ne kadar yakınsın? Bu melamilik olsun, tasavvuf olsun hep böyle işlenmiştir işin özünde.
Yani yol zor değil, çok zor bizzat ustadan babuş hayırlısı bakacaz

Bu yüzden kuran -esas/kök- bu hakikati keşfedenler için hayatın bu küçük noktalarıyla alakalı apaçık işaret bırakmış. Küçük çünkü büyüklüğü de küçüklüğünde geliyor bence ve muhtemelen bu yüzden bazı alimler zerre olma halini anlatmıştır.
O yüzden kardeşlik anlayışı hayatın kendisini anlamadan sahibini ve gönderdiği ayetleri doğru dürüst anlayamazsın der. ve bu yol çok önemli bir süreç haline gelmiştir. Olduğundan daha fazla hemde.
Hatta hacı dedi ya hz ömer şanı islamla bulduk sözünü bir noktada yazmıştı muhtemelen bununladır.
Bunun en büyük ispatı zaten okuyup sonra bunları fark eden ve kendini hakikati öğrenmek için -allah- adayan insanlarda işliyor.
Usta içinde bunu fark etme dönemini anlatmıştı hacı hatta bu yüzden iki kişi bile kaldı demişti kardeşlik için.
Yol uzun ya

göremediğimiz, fark etmediğimiz ne çok işaret var bunu biliyorum. bu yüzden yazmamak saçma olur.
denicez babuşlar niyet hayr akıbet hayr keşke yeterli olsa ama iyi sonuçlar olmasa da yolun kıyısında köşesinde ölmek bile en azından farklı bir yolda ölmekten iyidir.
Iste benim esaslı abilerimizden öğrendiğim budur.

Her şey yeterli gelmeyebilir, görmediğin ve fark etmediğin şeyler çok olmasına rağmen sende ki potansiyeli ve ortaya çıkan ürünleri yada başarıyı veya denemeyi değerli kılan mutlaka bir şeyler olur.
Bir gün mutlaka olur.
Olmadığında ise yapılacak bir şey yoktur.
varsa bile bu en azından isyan, karalama, hafife alma olmaz. teslimiyet olur, fırsat olur.
Şimdilik ustamdan öğrendiğim budur.

Doğru o kadar içine işlemeli ki, sen farkında olmadan dahi alfan seni korumaya devam etmeli.
Olayın kritik kısmı budur ustamdan gördüğüm.

Bir alfa için dikkatli olmak diye bir şey yoktur. Varsa bile bu çok azdır.
Yani senin dikkatli olmayı düşündüğün konular ne kadar azalır ve doğru değişirse alfan o kadar işliyordur.
Bu yüzden bir alfa rahattır, kendine güvenir, samimidir.

insanların olmanı istediği kişiden ziyade sike sike karar verdiğin insan olmak zorundasın.
Hayat seni kendinle ilgili her zaman zorlar.
Bunu usta da yaşadı, hepimiz yaşıyoruz.
Hatırlayın kankalar kızın biri ustaya başka bir forum içinde "her şeyim mükemmel ama eksik ne" tarzında bir sorusuna hayat seni erkek olmaya zorlar mı ne demişti. Hacı da bunu anlattı hatırlarsınız.
Yani kısaca, karar vermek zorundasın ve umulur ki karar vermene etki eden faktörlerde doğruluğa daha yatkın olur. zaten kardeşlik seni alfa olduğun için mi alacak yoksa işte tüm gerçekleri, özgürlüğü, anlayış ve kavrayışı bu adama gösterebiliriz mi diyecek.
Oradan baktığında zaten hiç kimsenin alfa olmadığını biliyoruz. cevabı sen seç

İşin güzel tarafını biliyoruz ki karar vermek isteyeceğimiz zaman bize başlık, usta, hacıtyler pek çok yöntemi, işareti verdi ve bunlar sadece bizim bildiğimiz kadarıyla sınırlı değil.
Aslında buraya yazmak herkesin gördüğü işaretleri anlatmasıdır. Benim gideceğim yol budur.

ustanın sorduğu kitle ile şuan bizim soracağımız kitle çok başka.
Ustaya soru sormaktan çekinmeyiz ama ya sorduğumuz sorular bizim kendi başımıza vermemiz gerekenlerse.
Bunu kardeslikte bulunup atılanlar bile sindiremedi, biz sindirip sonrasına bakacağız insallah.
Her zaman kontrol senin elinde, bu olay hayatta hiç beklenmedik kargaşaların çıktığı ve çok az insanın o kargaşa içinde doğruya ilerlemesine benzer.
Birileri panik haliyle yanlış kararlar verir, birileri kargaşa süresi uzadıkça patlar, kimileri de bir tokatla, uyarıyla kendine gelir. Kim olduğumuzu en nihayetinde kendimiz seçeceğiz ama bu asla değişmeyeceğimiz ve itaat etmeyeceğimiz anlamına gelmez.
"Senin hayatın, nasıl yaşayacağına sen karar verirsin."

hayat güzel, her dönemi ayrıcalıklı, tesadüf diye bir şey yok. İnsan en güçlü ve en aciz varlığın kendisidir.
müthiş bir potansiyel, müthiş bir acizlik.
işte bu bizim güvenimizdir.
korku ve çekince sadece yanlış ihtimallerin boş verilmeyecek kadar sonuçlarını bildiğimiz için yaşanır.
gerisi önemli değildir.

Vandetta kıza ölürken bana verebileceğin en güzel şeyi, sevgiyi verdin diyerek ölmüştür.
izledikleri filmde kızın üzüldüğü karakter hakkında ki yorumu, altın dişinin anlaması gereken bir olaydır.
bunu bradd pitt'in dünya savaşı mı neydi world war z olması lazım orada ki eşinin daha güzel sergilediğini hatırlıyorum.

hayat sadece pozitif şeylerle güzel değildir, güzelliği tüm bunların bir amaca bağlı olmasıyla güzelleşir.
İşte her durumda, her olay da bunu görebilmek içerde sen fark etmeden huzur doğurur.
betalara huzur içinde yat deniyor ya belki bundandır.
Sende amacına hizmet ettin şimdi huzurlu siqişler gibi sjsjsjsjsjs. Güldüm.
O yüzden ilk amaç doğruları tarif edenlerin, güvendiğimiz bu insanların yaptıklarını yapmakla ilerlemekte olabilir.
Kağıt üstünde belli olan şeyler belki sana kağıtta yazmayacak kadar değerli bilgileri getirir.
Bir şeyleri de illa bir şey gelir diye yapmayız.
Biz bir şey yaparız, o zaten gelirse gelir.
Usta bunu "sen alfa olarak hayatı yaşarsın, kadınlarda gelir" diye söylemiştir.
Benim ordan çıktığım ve anladığım budur.
Tek korkumuz ise hayatın kontrolünün bizde olan kısımlarını doğru yönetemiyor olmamızdır.
Bu korkuyu veren, gideren ve yönlendirici olan her zaman ışığın kendisi olmuştur.
O yüzden en derin sırlar, karanlıklarda yaşanır ve sen karanlığa alıştığında, karanlıkta kalmayı kabul edip incelemeye başladığında gözlerin ortama uyum sağlar ve en ufak ışık senin için büyük bir yol gösterici olur.
İşte bu, bilenler için güvenin indirilmesi, yağmurun yağması gibidir.
Yağmur asla bulutlardan yeryüzüne boşalan bir şey olmamıştır sadece.
Bu yüzden bu hakikati keşfedenler ve bir yere kadar ilerleyen -bildiğim- melamilik vardır.
Ustam, kardeşlik çok farklı.
Ve herkes bu sorumluluk ile yaşar muhtemelen.
Öğrenicez bakalım başka değerli olan bir şey de yok zaten.
Ömrünü uğrunda harcayıp, tek zerresine pişman olmadan ilerleyeceğimiz bu dünyada en kıymetli olay budur ve olay her zaman derinleşir ve asla bir yerde kalmayız. Ama bizim de ustasız gideceğimiz bir sınır vardır.
Sen vesileyi hak etmediysen vesilenin suçu ne yarram? Ustam böyle der.

En güzel ve en sevgi dolu olay, sen gerçekten bir şeyi hak ettiğinde bunun sana geleceğini biliyor olmandır.
Hatta hak ettiğinden daha fazlası da gelir.
Bu sürekli düşünülemez, bu ancak bir şey geldiğinde belli olur.
ama biliyoruz ki, sen farkında olmadan ve senin hak ettiğini düşündüğün şeyden seni daha çok yaklaştıracak şeyler verilir.
İşte kaderin güzelliği budur ve biz bunu bir şekilde yaşarız. Bu kaçınılmazdır.
My7'nin, çırakların, başlık okumaya başlayanların, geri kalan arkadaşlarımızın başına gelen budur.
Hatta peygamberimize "sen, sana bunu vereceğimizi ummuyordun" denir ama o olay daha farklı, özel olsa da yine de bu konuyla alakalı ufak bir bağlantı sezdim değerlendirirsiniz.

Kasas 85-86

işte benim ustamdan öğrendiğim, ustamın bize öğrettiğini düşündüğüm olaylar bunlardır. Ve yazacağım diğer olaylardır. Ne yazacağım hiç belli değil, hayat neyi sunar veya ben neyi ne kadar alırım da içimden gelir ve yine ne kadar esasımızdan, köklerimizden gelir bilmiyorum.
Demiştim, beni okumanın iyi olup olmadığı senin sorumluluğunda ve belki de senin iyi gördüğün noktalar tamamiyle saçmadır.
Sana diretemem, bu benim öğrendiklerim.
Kardeşlik dışında okunmasını bu yüzden tavsiye etmem.
Bu bir şey bildiğim için değil, yozlaşma ve anlamamız gerekenleri götten baştan anlama tehlikesine önlem ama bu önlemi de sen alırsın ben söylerim sadece.
Yoksa ben zaten bunları yazmakta sorunsuzum. İyi geceler babuşlar gün ola harman ola, şu kuyudan biraz içimizi serinletecek bir su çıka

çünkü götten baştan anlama olayı insanları etkiliyor.
Buraya has bir özellik değil. Etimiz ne budumuz ne?
O yüzden burada yazdığım her şey senin de kabul etmen, düşünmen ve daha fazlasını düşünmemen gereken şeyler değil. Bana iblisin tasmasındasın diyenler var, taklitçi diyen var.
Benim yazıları cortingen belle ona göre doğru bulursan al git kanka, yanlış bulursan da haber edersen sevinirim iyi olur. kardeşlik gerekeni yapar, onlar siteyi ver dedi de biz mi vermedik babuş hayırlısı.

Nasıl uyursan öyle yaşarsın, nasıl yaşarsan öyle uyursun demiştim iyi söylemişim aq eğer söylemeseydim şuan söylerdim kesinnoktanet güldüm

Doğruluğun hakim olduğu, eksiklerin ise tamamen normal sayılabileceği, anlama ve anlatmayı bilenlerin tek bir sevgiden bölüştüğü, hayatta görebileceğin en kamil insanların ortamı bizim tek hedefimizdir.
Bunun dışında gidilebilecek bir hedef yoktur.
Bu olmadıkça, neyin ne kadar doğru olduğunu ve özgürlüğün ne olduğunu anlayamacağımızı bilerek yaşarız. Bu bize acı verebilir fakat asla kötülük vermez.
Acı dediğin şey ise hak edildiği zaman büyük sonuçlara gebedir. Hak edilmemiş mutluluktansa, hak edilen acıyı tercih ederiz. Ve mutluluk hiç bir zaman aranmaz.
Ustamdan öğrendiğim ve onun yolundan gitmiş insanların bana anlattığı budur.

Bazen üzülür, bazen seviniriz. Bizi insan yapan şeylere karşı hiç bir zaman kötü bakmayız.
Fakat bizi üzen, bir dişinin gözünde yada bir ortamda nasıl göründüğümüz ve algılandığımız değildir.
Başarısız olmamızın bir hüznü olsa bile bu bizi geliştirir.
Sevincimiz ise insanların doğruluğumuza şahit olmasıyla alakalı değildir.
Köklerimizden, kökümüzü sağlamlaştıranadır.
İşte derdimizi ve sevgimizi belirleyen o'dur.
Ona ne kadar yakınsan, o kadar dert ve sevinçler münasip kıvama gelir.
Bizim de amacımız doğruya yakın olmak dışında bir şey olamaz. Bununla ilgili kendimizi gösterme amacımız yoktur. Hayatın şartları, münasip olan şeyler fark edildikçe sen fark edilmemeye başlarsın.
Hayır, fark edileceksin elbette ama bu seni anlamalarına, senin yolundan gelmelerine yetmeyecek.
Bunu bilerek yaşarız ve bunlar bizi yalnızlaştırmaz.
Ustamdan ve dostlarından öğrendiğim ikinci şey budur.

Senin için fedakarlık yapacak insanlar çıkacak.
Senin doğruluğuna şahit olup, doğruluğun verdiği gücü doğru yönde kullanmanı bilenler ama tarif edemeyenler sana farklı noktalardan üstünlük kurmaya çalışacak ve eninde sonunda teslim olacaklar ve bu sefer de senin ne kadar güvenilir, sağlam olduğuna tutunup senin için ellerinden geleni yapmaya çalıştıkça sen kaynağında saçmalık gördüğün bu olayı red edeceksin.
İşte olay her zaman kaynakta, öz'de biter.
Bu yüzden sen sen olmadan kardeşlik göremezsin.
Bu da ustamdan öğrendiğim üçüncü olaydır.
Dişilerin her koşulda seni anlayamıyor ve tanımlayamıyor olması, senin tek bir cümlen ile tesadüf denilmeyecek kadar belli olan panik ve sabırsız hareketleri aslında onların içinde uyandırdığın hisleri bastırmak adına olacak.
Bunlar bizim için önemsizdir, bunları sadece dost meclisinde muhabbet diye anlatırız ve değeri yoktur.
Güler geçeriz kankalar.
Benim kardeşlik anlayışından öğrendiğim de budur.

Yanlarında erkek arkadaşları olmasına rağmen sana olan bakışları bir şekilde devam ettiğini bilerek yaşarsın.
Ben bundan rahatsız olurum, ve henüz yanlarında tuttuğu erkeklere bile doğru dürüst değer vermeyen birinin bana gerçekten değer veremiyeceğini bilerek hiç bir şeye ihtiyaç duymadan devam ederim.
Cinsellik denilen olay da sanıldığı kadar basit ve geçici bir olay olmadığını bilerek, en doğru kişiyle yaşanması gereken bir durum olarak kalır.
Bu benim ustamdan öğrendiğim olaylardan biridir.
Sevgi yeri dolmayacak tek şeydir.
Ve yeri dolması içinde farklı bir arayışa girilmeyecek kadar değerli, vazgeçilmezdir benim için.
Ama tüm bunlar doğru yer, doğru kadın, doğru yol ile sabit kalır. Onun dışında yaşadığın şey de gerçek sevginin yerini tutmaz.
Bu da öğrendiğim olaydır. Ve tüm bunlar gelişmeye açıktır, gelişmeye açık olmasını da öğrendiğim yeri biliyorsunuz zaten.

İşin sonunun, başından daha iyi olması için yaşanan binlerce ömür. Ve hiç birinin garantisi yok, olmayacak.
Başarısız olanların da amacı bu ve herkes hak ettiğini alır.

ustanın regl dönemi gibi bahsettiği bir hali vardı ya onu hatırlayan yazarsa süper olur kendince.
Hatta bu dönemin kendisini daha güçlü döndürdüğünü ama yeteneklerini kullanamadığından bahsediyordu hatırladığım kadarıyla.

güç toplumun eline hiç bir zaman geçmedi. Güç sadece kardeşliktedir.
fakat hakimiyet başka bir şey.
karanlığın hakim olabilmesi için tek şart zayıflıktır.
Bu yüzden en ufak doğru bu karanlığın dağılmasına en azından ufakta olsa etki etmesini sağlar.
başlık bu gücü insana göstermiştir.
usta bunun bilincinde olarak kendinden başka yolun bizi tamamlamıyacağını söylemiştir.
zayıflıktan doğan şeyleri nasıl güç, sevgi, dostluk, doğruluk ile adlandırabiliriz.
kardeşlik sistemi bu ışığın nasıl tek çatı altında birleşmesi gerektiğini ve arkadan gelenlerin kardeşlik kadar çözüme ulaşmış olmasa bile ışığını yakalamış, korumuş olmasına dikkat eder bana göre.
Ya çok yakınsındır yada taşımaya layık olacaksındır.
sende de bir değer, ışık, isabet, doğruluk olacak yani.
O yüzden beklemek ve bekleyerek bir şeylerin değişmesini ummak saçmalık.
gerçi senin bileceğin iş o beni ilgilendirmiyor.
Ben yolumun ne kadar kardeşlike bağlandığına bakarım ve bir çok şeyi tek başımıza çıkarmak zorunda olarak, her an kendim olduğunu düşündüğüm şeylerin bir kısmını yok etmem gerektiğini bilerek mütevazi bir kişiliğim vardır.
Kendinden aşağıda olanlar içinde öyle, zaten oraya sırtını dönersin. Önemli olan yüzünü döndüğün kısımdır.